18 Kasım 2023 Cumartesi

ne olurdum bilmem

 

İşler ters gittiğinde onlara eşlik etme.
geçen yazmıştım bisikletimin frenleri patladı nerede duracağımı bilmiyorum diye. kısa süren bir macera oldu. uzunca anlatmıyorum ama yaşamımda geri dönüp bakınca garip olarak hatırlayacağım bir anıydı. kafam dumanlıydı ve ben çok kendimde değildim.

kitap kulübüne geri dönmek zihnimin tüm parçalarını toparlıyor.

canım arkadaşlarım beni denize götürdüler ve zihnimi öylesine güzel tesellilerle doldurdular ki. üzülmem elde  değil.

sonbahar öylesine güzelsin ki. yağmur yağdı bolca kışlıklarımı çıkardım. önceden krem renklerde giyinirken bugünler vintage kazaklar hoşuma gitmeye başladı. bi kaç kazak aldım. 

suyumun içine İngiliz karbonatı atıp içiyorum. yüz yogasına başladım. sabahları sabah sayfalarını yazıyorum dedemin yasını tutamadan saçma sapan bir durumun içine girdiğim ve insanları soktuğum için kötü hissetim. ama çevremden öylesine güzel destek gördüm ki. ne kadar şanslı olduğumu anladım. insanların ne kadar kötü olabileceklerini gördüm. kötülüğün iyi insanların zihinlerinde var olandan daha büyük olduğunu anladım. iyi olsam da başıma kötü şeylerin gelebileceğini bir kez daha hatırladım.

paramı Euro olarak biriktirmeye başladım. Almancamı ilerlettim. İngilizce kitaplar okumaya başladım. hala yeterli değilim ama iyi bir gelişim gösterdim.

tamamen kendimi  vererek bir yemek yaptım ve güzel oldu mutlu oldum. işlerimi ayarlayıp yağlı boya kursuna gitmek istiyorum. eskiz defterime çizim yapmaya   devam ediyorum. programımı ayarlayıp bir kaç atölyeye yazılmak istiyorum.

bu ay çok ağladım. zaman durdu kaldı akmayacak sandım.

olumlu düşünmeye ve güzel niyetler ile hareket etmeye karar verdim. güzel para kazanıp bir güzel harcadım. dedemi özledim. öldüğünü unuttum. hatırlayınca tekrar üzüldüm. 

yaşam dolu bir aydı. yaşam bir tahterevalli gibiydi bende bir aşağı indim bir yukarı çıktım.

2 Kasım 2023 Perşembe

içimde biriken tüm o göz yaşları


Midemi bulandırıyorlar. Hepsinin, her şeyin üstüne ku­sacağım, bütün okuduklarımı, öğrendiklerimi.
-Boş Dolaplar

Bence aşık olmak yokuştan aşağı son sürat giden ve frenleri patlamış bir bisiklete binmek gibi. Direksiyona söz geçiremiyorsun, nerede duracağını ve canının ne kadar yanacağını kestiremiyorsun. Korkunla karışmış o özgürlük hissinin eh ne kadar olursa o kadar tadını çıkarıyorsun.

Benim de lanet olasıca frenlerim patladı ve ben son sürat giden bisiklette bunu inkar ederken bir yandan da canım ne kadar acır bunu hesap etmeye çalışıyorum.

…………….

Bir kadını öldürdüler. Bir çilek tarlasında. Cesedi kanlara bulanmış bir halde. İçim ilk defa bu denli acı doldu. Ekranlardan, haberlerden acı bir nebze geçiyormuş. İçimiz haberleri duyunca acısa da  içimizde hiç bilmediğimiz bir yerlerde acı çekebilen daha nice kıvrımlar varmış ve o kıvrımlar yanı başımızda birinin başına bir şey gelince daha çok acırmış.

Kadını hatırlamıyorum ben. Ama çocukken bayramlarda şeker toplamak için  çaldığımız  açılan bir kapının ardındakilerden biriydi. Yüzü yok zihnimde. Kapıyı çalıyoruz şeker şeker var mı bayramınız mübarek olsun diyoruz o da billur tabakta şekerleri uzatıyor. Biz badem şekerlerini seçerken gülümseyerek bekliyor.

Sonra o kız büyüyor evleniyor anne oluyor. Yemek yapıyor ev temizliyor çocuk bakıyor birde üstüne bağa bahçeye işe gidiyor.

Görmüştüm işe gittikleri bahçeleri o denli güzeldi ki . nizamla ekilmiş çilek bahçeleri. Güneş o denli güzel batmış bulutlar o kadara ahenkle süzülmekteydi ki. O anın içinde sonsuza kadar kalmak istedim. O bahçenin önünde boylu boyunca durmak ve o bahçenin sonsuz güzelliğine şahit olmak istedim.

O bahçeye gitmiş kadın. Yevmiyeye. Kocası ne bileyim bir sebepten kızmış gitme oraya demiş. Gidersen seni öldürürüm demiş dediler. Çok önceden bile öldürme planı yapardı dediler. Aslında adam boşa sıkmış ama kadın düşerken elindeki bıçak önemli bir damarını kesmiş kan kaybından ölmüş dediler. Adam çocukları arayıp ben ananızı vurdum gidin dedenize deyin demişte dediler. çocuklar anasını çilek tarlasının ortasında kanlı bulmuşa dediler.

Bir kadın öldürüldü. Akdeniz'in en güzel bahçelerinin birinde. Kırmızı kanlar içinde.

Bir kadın öldürüldü.

Kocasının istemediği bir şeyi yaptı diye.

Bir çocuk gördü annesini

Çilek bahçesinde kanlar içinde

Bir baba kucağına kızını aldı

Ve koşarak arabasına taşıdı

kan ter içinde.

sonra ilk kez bu kadar çok yönetmen olmayı diledim. açılış sahnesinde sonsuz güzellikte bir çilek bahçesi. yakın çekimde küçük bir kız bahçede ağzından yüzünden kanlar akmış. annesi ona sesleniyor duymuyor. annesi defalarca seslenip cevap alamayınca endişeleniyor. bahçeyi boydan boya arşınlıyor. annesini görüyor otlar üstünde. gözü pek seçemeyince korkuyor kızı öldü zannedip korkuyor. sonra kız gözlerini  açıp kıkırdıyor. kadın anlıyor kanlar meğer çileğin kıpkırmızı lezzetli sularıymış. annesi oh deyip gözünü kapatıyor.

küçük bir kız annesine sesleniyor. defalarca seslenip cevap alamayınca endişeleniyor. bahçeyi boydan boya arşınlıyor. annesini görüyor otlar üstünde.  gözü pek seçemeyince çilek yedi zannedip kıkırdıyor. yaklaşınca kırmızı suların kan olduğunu görüyor. kızı  içten içe acı dolu bir ah deyip sımsıkı gözlerini kapatıyor.

Filmin sonunda da başında da gözlerini kapattıkları bir sahne birincide anne neşeli sesle gözlerini açıp kızına sarılıyor. ikincideki karanlık ayak sesleri ve feryatla bölünüyor. 

...

Bugünlerde içimde o kadar çok birikmiş göz yaşı var ki. Bu cinayet dedemin vefatından iki gün önce oldu. İki gün sonra vefat etti. Dedem ölünce onun sadece dedem değil babam da arkadaşım da olduğunu fark ettim. Onu hatırlamak içimi acıtıyor. Anneannemin ilk eşi gölde boğulmuş cenazesini hiç görmemiş. Hep bir yerlerden çıkıp gelecek gibiydi demişti. Ben gördüm dedemin cenazesini ama yine de hep bir yerlerden çıkıp geliverecek gibi.

....

haberlere bakamıyorum bile. soykırım soykırım diye ortalığı yıkanlar dünyanın gözü önünde soykırım yapıyorlar. canım acıyor tek savaşımız dünyadaki tüm çocuklar çikolata tattırmak olmalı. büyümez ölü çocuklar şiiri geliyor aklıma Nazım Hikmet'in

....

ablamlar geldi yeğenimde geldi. bir kedi var bizim mahallede gip gri çok güzel bir kedi. mama su verirken asla yaklaşmazdı yanıma kendini sevdirmezdi. yavruları olmuş üç tane. bugün yeğenim onlara balık verdik hiç ayrılmadı bir kaç tane daha verdik. yanımıza girdi sokuldu. aldığı bütün balıkları yavrularına götürdü kendi hiç yemedi. annelik nasıl böyle evrensel olur dedim. nasıl tüm canlılarda bu denli tezahür eder. o kedi öyle yiğit geldi ki gözüme. çünkü biliyorum kişiliğinden ödün verip sokuldu bize. sonra balıkları anneannemlerde pişirdik. annemle dalga geçtim erkek kardeşim çok sever balığı. ne  zaman o olmadan balık yesek üzülür. ay keşke A. da olsa der. bende anneme takıldım biraz yemek bitince kılçıkları eve götürebilir miyiz dedim. annem güldü senin yaptığınla benim yaptığım arasında hiç bir fark yok dedi. güldüm. herkes sevdiğine balık taşıyor.