30 Mart 2020 Pazartesi

Dünyanın en mutlu insanlarının sırları


Bu günlere iyi gelecek bir kitap.(arka  fon ledlerle eve yaptığımız huzur mutluluk köşemizden)
Rengarenk resimleri,yumuşacık puntosu ile bir  günde okuyup bitirdiğim bir yandan da not alıp araştırmalara kapıldığım bir kitaptı Lykke.
Lyyke danca bir kelime anlamı mutluluk.serinin 2.kitabı.1 kitabından haberdar olmadan almıştım.Danimarka'daki Mutluluk Araştırmalari Enstitüsü'nü daha önce duymuş muydunuz?
Bu kitabın yazarı oranın kurucusu ve Ceo'su Meik wiking.Bilimsel veriler,akla yatkın tavsiyelerle cidden iyi bir kitap.
Vaktimizi nasıl geçirmemiz gerektiğinden tutunda komşularla ilişkilere kadar pek çok konuda toplanmış bilimsel veriler ve hikayelerle bir.mutluluk anatomisi
Sunuyor
Işte uzun fakat bir o kadar anlamlı bir pasaj

Fakirlerin yaşam şartlarında iyileşme mutluluğun artması anlamına geliyor. Yani para masaya yemek koyabilmemiz, başımızın üstünde bir çatı olması anlamına geliyor. Fakat para köpeğinizin 1000 dolarlık, rahatlatıcı bir rengi olan, ışıkları renk değiştiren ve gevşetici sakinleştirici bir müzik çalan bulutumsu bir yatağın üstünde mutluluğa süzülmesini sağlayan Dingin Köpek Kozası'na harcandığı zaman mutluluğunuzu arttırması için satın alabileceğiniz şeyleri kesinlikle tüketmişsiniz demektir.Pek çok şeyde olduğu gibi bir şeye ne kadar çok sahip olursak o şeyden alacağımız mutluluk o kadar azalır. Pastanın ilk dilimi harikadır. Beşinci dilim o kadar da iyi değildir. Ekonomistler buna azalan marjinal fayda kanunu der. İşte bazı ülkelerin ve insanlarının zenginleşmelerine rağmen daha mutlu olamamaları bu yüzdendir. "
****
İngilizce "companion" (arkadaş), İspanyolca "compañero" ya da Fransızca "copain" kelimelerine baktığınızda her biri Latince "com" ve "panis" kelimelerinden türetilmiştir. Bu, "ekmeğin paylaşıldığı (kişi)" anlamına gelir
***
Öncelikle ister Danimarkalı,Meksikalı,Hint ya da Arap olalım ister başka bir ulustan olalım,hepimiz her şeyden önce insanız. Birbirimizden sandığımız kadar farklı değiliz.

Hey kartpostalınız var!

Iyi geceler küçük Joe bloğu iki tatlı tasarım koymuş.Ordan etkilenen kontrollü çılgınlıklar bloğu çok tatlı bir hareket başlatmış.Isteyen herkes katılabilir gerçek bir kartpostala yada online bir tasarımla.Kartpostallaşmayı çok seven ben hemen katıldım bu harekete.
Sayfama giren herkese  bu kartpostalı tasarladım.Umut,mutluluk isteyen herkese özel yapıp atabilirim:)
Orhan velinin bir şiiri vardı 
Bedava yaşıyoruz diye
Hava bedava ,su bedava
Orhan  bey bir şeyi unuttunuz
Umut,Umutta bedava!
Arka yüzüde böyle
Ve birde Mektuplaşmak kavuşmanın yarısıdır. Der Şemseddin Sami taaşşuk-i Talat Ve Fitnatta.
Haydi gelin uzaktan uzağa kavuş olalım...


           

27 Mart 2020 Cuma

Belirsizlikler haikusu

".Mutluluğu melankoliden ayıran çizgi, bir bıçak ağzından daha kalın değildir." der Virginia Woolf.

Sahiden bu günleri daha iyi tabir edebileceğim bir söz yok.umutla korku ;sevinçle,hüzün arasındaki ince çizgide dolanıp duruyorum.Bir yandan içinde bulunduğumuz zamanı değerlendirmek istiyor neler yapabilirim,daha iyi bir insan nasıl olabilir,kendimi nasıl geliştirebilirim? Diye düşünürken bir yandan da melankolik bir şekilde takılıp hiç bir şey yapmadan boş boş durasım geliyor.
Galiba belirsizlik insanı çok yoruyor.
Şuraya bu günlerin anısına Haiku'dan uzunca ,nesirden kısaca mısralarımı bırakayım.
"Ah bir Bilsem havanın nasıl olacağını
Korkmayacağım.
Hava kapalıysa sarı yağmurluğum
Ve kırmızı çizmelerimle sokağı aydınlatacağım.
Güneşliyse şayet
O vakit yelpaze mi kapıp 
Anneannemlere koşup
Ördekleri yemleyip
Limonata içeceğim.
Peki ya nasıl olacak bilemezsem
O vakit saklanıp bir kenara
Herkese ve her şeye
Küseceğim."
alıp eline kağıt ve kalemi
Küçükken duvarları korkusuzca karaladığımız gibi karalamalıyız
Defterleri.
Sonra da oh demeliyiz 
Oh be dünya varmış
Iste tüm mesele buymuş.
 

22 Mart 2020 Pazar

Kendimizle zaman geçirmek

Şu  güzel bahar günü 
Evdeyiz.
Peki neler  yapalım evde?
Size bir kaç fikir
1-uzun zamandır ertelediğiniz etkinlikleri yapabilir.To do list listenizin üzerini karalayabilirsiniz.
Bu çerçevede ben şunları yapıyorum.

  • Arama listemde ne zamandır aramadığım görüşemediğim eşi dostu arıyorum.Yaşlılara durum  güncellemesi yapıp evde kalmaları için  uğraşıyorum
  • Ingilizce yeni kelime öğrenmek  için Agu diye bir uygulama keşfettim.Onda yeni kelimeler öğreniyorum
  • Okuyamadığım  kitaplarımı okuyorum.
  • Okuduğum  kitaplardan  1000 kitapta  yorumlamadıklarımı yorumluyorum incelemelr ve alıntılar ekliyorum
  • Sağlıklı  yaşam için  basit öğle  arası alıştırmalık  tarifleri bakıp not alıyorum.
  • Blogu boş bırakmamaya yazıları okuyup yorum atmaya çalışıyorum
  • Yazar takibi diye bir uygulamadan sözcü,hürriyet vs gazetelerden köşe  yazıları okuyup fikir sahibi olmaya çalışıyorum 
                  
  • Picwe adındaki Japon bir sitedenkarekter tasarlıyorum.
Birde Harika bir youtube kanalı Çantada kitap.Ondan sesli kitap dinliyorum.Bilmediğim kaliteli yazarlar keşfediyorum.
     Öyle günleri dolduralım boş geçmesin.Maziye giden bir gemi kalkarken limandan bizde bavullarımızı güzel şeylerle dolduralım diye uğraşıyoruz
 Ve güzel bir anekdot 
Kötü bir süreçten geçiyoruz.Yapmamız gerekenleri yapıp,tedbirimizi alıp dua etmek ve en iyisini ummaktan başka ne yapabiliriz ki?
Iyimser insan kazara nehre düştüğünde banyo yapmaya başlayankişidir. 
O halde hadi suda boğulmaktansa biraz yıkanalım.
Yaşamımızı elden geçirip şükretmediğimiz
Ve şimdi  mahrum kaldığımız onca şeyi düşünüp bir daha başladığımızda neleri değiştirebilir 
Ve neleri daha iyi yapabiliriz 
Bir düşünelim 

Iste tüm mesele bu.
O suda boğuluyor musun?
Yoksa yıkanıyor musun? 

20 Mart 2020 Cuma

Kaybolan umutlar patlayan balonlar

Keşke  bazı şeyleri  değiştirebilek bazı kişileri.Küçük  bir çocukken  gökyüzünü  bile boyabileceğimi düşünürdüm.Yolları çiçeklerle  bezeyebileceğimi,ağaçları  kurtarabileceğimi,yüzlerce dil öğrenip insanların kalbine dokunabileceğimi...
Küçük  sarı Tişörtünün üzerine mavi bahçıvan tulumunu giymiş bir minik hayal edin.Kim tutabilir onu?kim dizginleyebilir ele avuca sığmaz hayallerini?
Kim gölge  eder renkli bir kişiliği?
Neyse ki  Dostoyevski  var.Neyse ki kitaplar var.

Geceleri gökkuşağına boyamak mıdır suçum?
herkes bağırırken şiirler okumak mı,
susmak mı sözün bittiği yerde, kusmak mı sindirebildiklerinizi?
apansız uykum kaçıyor kaç gece, bu da mı aleyhime kanıt?
sondan saymaya başladım adları-böyle hoşuma gidiyor
beğenmeseler de seviyorum ellerimi,
hep olmayacak düşler görüyorum, yenileceğim kavgalara giriyorum durmadan.
İtiraf ediyorum…

Silin adımı listenizden, yokum; aslında bir oyun olan kavgalarınızda ve aslı bir kavga olan oyunlarınızda. Kirli sevinçlerinize ortak etmeyin beni. Gözyaşlarınızı da paylaşmıyorum. Yalan övgülerinize ihtiyacım yok.
Gıyabımda kesinleşmiş hükümler verin.

Bir sürgün nereye sürülebilir? Gölgeler kelepçeye vurulur mu?
Çekilin, yürümediğiniz yolları(mı) kirletmeyin.!

Dostoyevski – Suç ve Ceza

19 Mart 2020 Perşembe

Mum problemi ve laf arasında karantina


                       


      Psikolog Karl Duncker 1945 yılında yapılan ünlü "mum probleminden" sonra davranış bilimlerinin yeniden şekillendiği söylenir. benim düşünce tarzımı da oldukça etkileyen bir deneydir.
 Problem aslında oldukça basittir: "İçi raptiyelerle dolu bir kutu ve biraz kibrit ile bir mumu masaya damlatmayacak şekilde nasıl tutturursunuz?"
Mum problemi
Birçokları mumu raptiye ile mumu duvara tutturmaya çalışır,ama işe yaramaz. Bazı parlak fikir sahipleri mumun bir kenarını eritir ve duvara yapıştırmaya çalışır.Bakmakla görmek arasında ki ince çizgiyi ayırt  edenler 1 kutu raptiyenin 1 kutu ve raptiyeler olduğunu  ayırt edip kutuyu raptiyeyle duvara tutturup mumu içine koyar.

Raptiye kutusunu görememenin 1 adı var
Functional Fixedness yani İşlevsel Sabitlik. Birşeyi sadece bilinen kullanımlarıyla değerlendirme, problem çözmede eski, bilinen yöntem ve tekniklere takılıp kalma ve yeni yaklaşımları görmeme eğilimidir. Bu daha basit şekilde bir şeyin amaçlanan, bilinen fonksiyonları dışında yeni, daha başka amaçlar içinde kullanılabileceğini, yararlanılabileceğini görememe durumudur.


Gelelim asıl mevzuya.Evdeyiz önümüzde ne kadar zaman olduğunu bilmiyoruz.Tamam dezenfekte edelim,uyarıları dikkate alalım.Ama bu durumu ağıla takılmış koyunlar gibi yaşamaktansa okunmamış kitapları okumak,uzun zamandır arayamadığımız eşi dostu aramak,dil öğrenmek gibi şeylerle geçirebiliriz.gözümüzü raptiyelere dikip boğulmaktansa kutuya bakıp evirip çevirip neler yapabiliriz bir bakalım.
 Esen ve defenkte kalın.

8 Mart 2020 Pazar

Hırname

Ilkokulda kuzenim Türkçe sınavında "ev alma komşu al" atasözünü "ev alma tavuk al" diye tamamlamıştı.Bütün  ailede bir kahkaha tufanı kopmuştu.Doğrudur  hayvan sevgimiz leğende ördekle banyo yapacak,kedilerle hamakta uyuyacak,deve kuşlarıyla koşu yarışı yapacak kadar çoktu.Şimdi  yaşam tarzımız ve önceliklerimiz değişti.Ama yinede içimde bir yerlerde hayvan sevgisi kıpır kıpır var oldu.
Geçen gün acelece eve koşarken  yağmurdan sonra kaldırım arasında ki küçük boşluklarda biriken  sularını içmeye çalışan bir kedi görünce çok üzüldüm.Yani  yağmur yağmasa senin içebileceğin bir su yok mu ?
Mahallemizdeki kediler canımızdır.bahçemizde onlar için küçük bir alanımız ve her gün onlara ayırdığımız yiyecekler var.
Aç tokun halinde  anlamaz hesabı demek böyle aç ve susuz kediler var dedim. Belediyenin internet sitesine  mail atmayı düşündüm önce ama zaten kedi evleri her parkta  var yani bu konuda insanların  bilinçli olması lazım.Gidip  özel mama almasa bile evdeki  ekmeği sütle yumuşatıp vermek bile yeter.Sadece kediler değil ki kuşlar için pencere  kenarlarına ekmek,buğday kırıntıları  bırakmak,köpeklere yemek artıklarını  vermek,bir tahta 3-5 çiviyle korunak  yapmak.
VELHASIL dostlar bizim çöpümüz onların akşam menüsü,bizim çok az gayretimizle  onlara yaptığımız bir korunak yuva olabilir.Dünyayı  hayvanlar kurtaramaz ama hayvanseverler daha ziyade sevgi kurtaracak.
O halde sevelim
Bazen Bir çiçeği  
Bazen Bir ağacı
Bazen Bir kediyi.....

2 Mart 2020 Pazartesi

otamatik portakal ve bayağılaşmış yaşamlar

       
Güzel bir mart gününden merhaba
Geçtiğimiz yıl işbankası modern klasikler serisine başlamıştım.Bu serinin  dışında da 2.dünya savaşı esnasında yazılmış buhranlı kitaplara takmıştım.
Kitabı bir yana yana yazarın  bu kitabı yazmaya başlama hikayesi  bile ironik. Yazar  öleceğini zannettiği için  karısına geçim  kaynağı bırakmak için oturmuş ve yazmış.Bana modern aşklar arasında en çarpıcısı geldi 😅
kitabın orijinal ismi A Clockwork Orange'dir. 
kitabın adıyla alakalı bir kaç rivayet var
en meşhuru roman adını İngiliz argosunda garip davranışlar ve olumsuz özellikler barındıran "qeer as a clockwork orange" deyişinden almış. 
ekşide ki rivayete göre"clockwork", saatçilik de mekanik işleyişi ifade eder. "orange" ise İngilizcedeki portakaldan değil, Endonezce dilindeki "orang"
orang, adam demektir. mesela, adam gibi adam mı diyeceksiniz, Malezya'da "orang gibi orang" diyoruz. yazarın (Anthony Burgess) Malezya'da geçirdiği dönemden kalma bir deyimden türetilerek isimlendirilmiştir.
sonuç olarak kitapta söylenmek istenen toplumsal ahlak normlarını bir kenara koyan ve kısacası günün getirdiği bir stilde bazen insanlık dışı yaşamı bayağılaşmış bir hayat süren insanların hikayesi.
Kitapta Alex kötülüğün çocuğudur ama klasik müzik  vazgeçilmezidir.Bir  evi soyarken Bethowen'in senfonisi çalabilir,bir kişiyi gasp ederken Mozart'ın notaları kulağında  uğuldayabilir.Estetik bir şekilde ortaya çıkan bu şiddet
beni rahatsız etse de kitabın verdiği mesaj günümüz toplumunda ihtiyaç duyduğumuz nitelikteydi.Kullanılan bir tedaviden dolayı Alex artık istese de kötülük yapamaz.Çünkü birine tekme atmayı düşündüğü an bile acılar içerisinde kıvranmaya başlar.Bu itibarla düşünüldüğünde bizi kötülükten alıkoyan etkenler toplum baskısı,diğerlerinin görüşlerini önemseme,ceza-i yaptırımlar  vs. bütün bunlar gerçekten bir insanın kötülük yapmaktan alıkoysa da kötü olmaktan alıkoyar mı? bu baskılarla sarılmış insan kimseye zarar vermezse de iyi biri midir?işte bu konularda insan kendini sorgulamadan edemiyor.bir kitapta okuduğum bir cümleydi"daha önce kötülük yapabilme imkanı bulmamış bir insana salt iyi denilmez"gibi bir şeydi..
savaşların ve şehitlerin,politakaların ve nice türlü dümenlerin 
,doğruların ve yalanların 
iyilerin ve kötülerin
birbirine karıştığı şu zamanda
salt iyilerden olabilmeniz temennimle...