29 Mayıs 2023 Pazartesi

Akıl tutulması yahut çok sesli monolog



 Neymiş monolog tek kişinin dediği şeylermiş. tek bir kişiden oluşurmuş. peki bir koro gibi yüzlerce kişi aynı şeyi söylüyorsa o ne olur. çok sesli monolog mu.

- aman efendim ne gerek var düşünmeye. siz de katılmaz mısınız konvoyumuza. çalsın arabaların kornaları. atılsın havaya kuru sıkılar. aman aman geç kalmayın efendim. mazallah gece 00 da yasak var.

,,,,,,,,,,,,,,,,,

tabi efendim tabi mutluyuz. misal biz artık menemen soğanlı mı soğansız mı diye tartışmıyoruz. soğan fiyatları aya fırladığı için. hem soğan yiyince ağzımız kokar diş fırçalamak gerekir. yok efendim yok masraf olmasın şimdi.

............

tabi efendim tabi bilirsiniz. uzay araştırmalarında da çok ilerdeyiz. ama ben çok takip edemiyorum tabi ki. eh efendim ne olacak geçim derdi. her ay başını zor getiriyoruz. çok pahalandı hayat.

......

olsun olsun buna da şükür efendim. eskiden bu kadar çok çeşit mi vardı. tabi o çeşitler bizim soframıza uğramıyor ama olsun efenim olsun.

.....

yollar yapıldı. köprüler dikildi. ha ben mi. yok efendim yok nasıl gideyim trabzona, mardine. bir istanbula gitsem köprüden geçip boğazda bir çay içsem. nasip olmadı efendim. yok yok. 

........

Yahu bu gençler nasıl öğrenemiyor ingilizce,rusça. bir gidin alanyaya her taraf rus ve ukranyalı. orada iki dili sökseniz az beriye sideye gelseniz. orada almanca ingilizce kaparsınız. birde doğuda öğrendin mi arapça farsça. tabi efendim polygot olursunuz. hem bir bahşiş veriyorlar ki. mesela bir euro verdiler geçen. çocuğum bir hafta cep harçlığı yaptı onu. 20 lira efendim az para mı.

...........

tabi efendim tabi. türkiyedekiler şükretsinler. bizim burda kurulu düzenimiz var diğer türlü biliyorsunuz mevzuyu. insanın vatanı gibi var mı yahu. bizde bu yaz tatile geleceğiz. ejder meyvesi burada 10 euro türkiyede 3euro çok ucuz efendim. şöyle bir smothee yapar içeriz. burada havalar kötü. orada güneş var kumsal var. ha siz hiç denize gitmediniz mi. olur mu efendim gezin görün canımız vatanımızı. buradaki kepablarda aynı tat yok biliyon mu. ha kepabta mı yiyemiyorsun. olur mu yaw  yarım kilo kıyma kaç euro.

.....

tabi memnunuz efendim. eskiden annem kitap oku diye baskı yapardı artık yapmıyor. bir kitap olmuş 100 lira. onun yerine kıyma alırız yahu. hem oku oku diye de baskı yapmıyor. okusan ne olacak sanki diye vurdu kafama geçen. he ya ne olacak. ben mi?? ben büyünce (yardım alıp ekonomiye katkı sağlamayıp nargile tüttürüp, gelen geçenleri gözleri ile yiyenleri, huzur bozanları kasdediyorum.)  suriyeli olacağım. Tabi efendim. 

memnunum tabi. eskiden hangi gazeteyi okusam diye telaşe düşerdim yahu. şimdi Allah vere hepsi aynı şeyi yazıyor. biri okudum mu tamam.

..........


6 Mayıs 2023 Cumartesi

Aganta Burina Burinata!

 


(Resim internetten öyle hoş ki bakmaya doyamadım)

Aganta burina burinata!

Uzun zamandır yazmamanın verdiği mahcupluğu üzerimden atabilirsem şayet anlatacak çok şeyim birikti. İlk olarak martın sonunda ailece çok zor dönemlerden geçtik. Hala bazı şeylerin etkisi geçmemiş olsa bile sanırım köklü bazı değişiklikler ve kopmalar oldu ve hala olmakta. Yüksekçe bir dağdan bir taş yuvarlanmaya başladı. Nerede durur önüne neyi katar götürür bilmiyoruz. Zaman gösterecek.

Sonra tam zamanlı bir işe başladım. Nefes alacak vaktim kalmadı. Paramla odamı dekore ettim, biraz birikim yaptım. Uzun zamandır almak istediğim kitapları aldım. Bahar gelince hiç almadığım kadar kıyafet alasım geliyor. Sanki bende bir çiçeğim de diğerlerinden geri kalmak için en hoş taç yapraklarımı takınmam gerekiyor.

Yakın zamanda Halikarnas Balıkçısı'ndan Aganta Burina Burinata'yı okudum. Bu kadar kıymetli bir kitabı geç okumanın verdiği üzüntü bir yana yeni bir yazar keşfetmenin verdiği neşeyle bu yazıyı yazmaya başladım. Deniz aşkı bambaşka bir şey. İnsana nasıl yaşayacağım ey deniz senden uzak dedirten bir şey. Hakikaten sadece yazın değil kışında severek ve aynı istekle gidiyoruz denize. Kenarına oturmak o sonsuz maviliğini seyre dalmak öylesine hoştur ki.

Kitap karakteri bir çocuk olunca daha bi seviyorum. Yaşamla ilk karşılaşmasını, afallaması; gayreti,kederi. Hepsi öylesine çekici geliyor ki. 

Kitabın kapağı daha göz alıcı ve gençlerin dikkatini çekecek türde yeniden tasarlansa keşke. Ortaokulda okul kütüphanemizde Halikarnas balıkçısının kitapları vardı seri olarak. Ama kaç kere elime alıp alıp bırakmıştım. Bir türlü okuyasım gelmemişti. Şimdi de pek bir albenili gelmese bile çok sevdiğim Karavandaki Adam kanalının tavsiye listesinde gördüm. Hemen o listeyi radarıma alıp okumaya başladım. Liste için tık Okuyunca yazarın dili kullanışı, benzetmeleri; tasvirleri, karakterleri öylesine etkiledi ki beni. 

Hep bir yatımın yahut en azından bir balıkçı teknemin olmasının hayalini kurdum gizliden gizliye. Sonra buna neden bu kadar uzak bir şeymiş gibi bakıyorum ki dedim. Geçen yıl ki öğrencilerimizden birinin annesi tekne ustasıydı. Kadının kokusu teni bile başka gelirdi bana. Kitapta insanların kimisinin deniz insanı, kimisinin toprak insanı olduğunu okuyunca onu hatırladım. Ne diyordum. Çokta uzak bir fikir değilmiş aslında. Zaten internetten satış işlerini güzelce bir rayına oturtayım baya rahatlayacağım. 

Aslında almak istediğim ilk şey şöyle su yeşili yahut kıpkırmızı bir Vespa almaktı. Pasaportumu alıp en azından akdeniz kıyılarına sefer etmekti. Ah hayal kurmak ne hoş bir şey. İnsanın içi bile cıvıl cıvıl oluyor. Bir ara artık hayal kuramaz olmuştuk. Ama içimde bir ses Güzel günler göreceğiz diyor. Orhan Veli de derdi ''Güzel günler göreceğiz, Suda yüzen karpuz kabuğu misali.''

Eğer sıkılmazsam yaz hedefim Halikarnas Balıkçısı'nın kitaplarını okumak. Mayıs bitene kadar da listemdeki kitapları okuyacağım. Gezme planlarımda ülkemdeki Akdeniz kıyılarını görmek, su altı dalışı yapmak. Yamaç paraşütü yapmaktan üzülerek vazgeçtim. Çünkü lunaparkta ki 360 derece dönen alette bile kendimden geçtim. Gerçi belli olmaz son dakika kararıyla yapabilirim. Ama bu yaz okulda olmadığım yahut tam zamanlı çalışmadığım ilk yaz olacak. Tabi haziran ayı boyunca staj yapacağım ama olsun ziyanı yok onun içinde heyecanlıyım. 

Ah ne güzel hayatımı böylesine kaygısız ve belirsiz geçirmek. Sürekli yarın yarın demekten bıktım usandım. Güzel hayaller kurup, onları durmadan silip ağartıp  yalnızca onlara doğru yürüyeceğim. Ne toplummuş ne beklentiymiş kimin umrunda!