31 Ağustos 2022 Çarşamba

Zamanın Gürültüsü

                



  Ruh üç yoldan biriyle yıkıma uğratılabilir: Başkalarının size yaptıklarıyla, başkalarının kendinize karşı yaptırttıklarıyla ve üçüncüsü, kendinize bile isteye yaptıklarınızla. Tutulacak herhangi bir yol ye­terliydi; gerçi eğer üçü birden bir araya gelirse, sonuç karşı konulmaz olurdu.

-Zamanın Gürültüsü, Julian Barnes

Ağustosun son günü bu demek oluyor ki artık hükmen de olsa yaz bitti. Her mevsimi bir şekilde kucaklamayı öğrensem bir türlü kış mevsimi sevemiyorum. Sırada ki mevsimin sonbahar olduğunu anımsayınca kalbim sıcacık oldu. Sonbaharı çok seviyorum. Yaşasın sonbahar geliyor. Dökülen solgun yapraklar, çiseleyen yağmur. Şu yaşıma kadar alıp kahvemi elime yağmuru izlemedim hiç. Yağmur eşliğinde ders çalışmadım, işe gittim. Ama hiç bir şey yapmadan başlı başına bir yağmur seromonisi yapmadım. Yapmak istiyorum.

24 yaş listemden bazı maddeler eksildi. En önemlisi istifa etmekti. Gittim verdim geldim. Geldim, gördüm, yendim hesabı. Ablamlar gelene dek biraz nefes almak istiyorum. 

Bu ay okuma açısından verimli bir aydı. Hem sesli kitap dinlemeye başlayıp hem de e-kitap okuyunca bütün zamanlarım kitaplarla geçti.

Okuduklarım-
Bir Katilin Güncesi- Kim Young-Ha
Bu yıl içerisinde okuduğum kitaplar arasında en sevdiğim kitap oldu. Açıkçası kitaptan bir beklentim yoktu. Ama bir anda kendimi bir büyünün içinde buldum adeta. Artık ömrünün son demlerini yaşayan ve demans hastalığı ile mücadele eden bir katilin güncesini okuyoruz. Katilin yaşamda ki yegane varlığı kızına güzel bir yaşam bırakma çabasını izliyoruz. Kitabın beni içine çekmesinin bir sebebi de şiirle ilgili kısımlardı. Bir anda cani bir katilin bir şiir dizesinden etkilenişini şaşkınlıkla izliyor insan. Özellikle Nietzsche alıntıları deyim yerindeyse bu kitap için yazılmış gibiydi.

Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın- Jeanette Winterson
Rasgele okumaya başladığım bir kitaptı. İngiliz bir yazarın otobiyografisiydi. Oldukça katı misyoner bir aileye evlat edinilişi, durmadan kendini arayışı, kaybedişi, tekrar buluşu kitaplara olan tutkusu hoşuma gitti. Ama bazı yerlerde çeviri kaynaklı mı bilmiyorum bazı  cümleler çok alışageldik, sanki hep duyduğum türden cümlelerdi.

Anılar ve Yanılsamlar- Jim Carrey
Hollywood'un tanındık simalarından Jim Carrey'nin yaşam öyküsünü kurguyla birleştirdiği garip kitap
Bu kitap ile ilgili fikirlerimi bir önceki yazımda söylemiştim. Beklentilerimi karşılamasa bile ilginç bir deneyim oldu.

Haysiyet- Ece Üner 
Tv muhabiri Ece Üner'in kadın cinayetleri, para ile ilişkimiz, pandeminin getirileri ve götürüleri gibi gündelik mevzular hakkında yazıların olduğu bir kitap. Açıkçası yayın evi pek sevmediğim bir yayın evi olunca afalladım. Ama Ece Üner'i bir youtube röportajında izlemiş ve sevmiştim. Kitabı pandemi sürecinde çıkması sebebi işle yer yer kitabı okumaya geç kalmışım gibi hissettim. Çünkü pandemi ile ilgili kısımlar fazlalıktaydı ve pandemi hakkında ne okumak ne konuşmak istemiyorum. Onun dışında özellikle para ile ilgili bir anekdot çok zihin açıcıydı.

Maria Montessori- Micheal Pollard
Kitap İtalya'nın ilk kadın tıp doktoru ünvanına sahip ve günümüzde anaokullarında oldukça yaygın bir şekilde yöntemlerini kullandığımı Maria Montessori'nin yaşam öyküsünü anlatıyor. Oldukça güzel resimlere ve alıntılara yer verilen kitap derinlemesine olmasa da oldukça faydalı bilgiler sunuyor. Serinin diğer kitaplarını okumak için can atıyorum.

Ouitlers- Malcom Gladwell
Kitabı gerçekten çok sevdim. Kıvılcım Anı kitabından sonra her sayfasını hayretle okuduğum ilk kitaptı. Gerçekten daha önce hiç duymadığın bilgiler vardı. Ciddi anlamda kafa açıcıydı. İsmi gibi başarılı insanları diğerlerinden ayıran nedir? Neden bazı ülkelerde daha çok uçak kazası yaşanır? Neden uzak Doğu diye isimlendirilen Japonya, Çin gibi ülkeler matematikte daha iyidir? gibi sorulara cevaplar var. Kitabı okuyunca özellikle uçak kazaları ve matematik ile olan bağlantısından ötürü dil bilimi ile ilgili daha çok şey öğrenmek istedim.

Zacharıus Usta- Jules Verne
Jules Verne'nin bu kadar dini görüşü olduğu hakkında fikrim yoktu. Çocukken koyu bir fanıydım. Galiba bazı sevgiler dönemsel oluyor. Kitabın genel havası mı, yoksa benim ruh durumum mu etkiledi bilmiyorum ama yer yer okurken içim daraldı. Bir saat ustasının yaptığı saatlerin teker teker bozulmaya başlaması, onun boğucu kibri ve peşi sıra gelişen olayları anlatıyor.

Mor İnek- Seth Godin
Kitabın ismi ilgimi çektiği için okumaya başlamamıştım. Pazarlama hakkında bir kitap olduğunu bilmiyordum. Pazarlama stratejileri üzerine yazılmış bir kitap. Her bölümün sonunda örnek yaşanmış bir marka hikayesi yer alıyor. Yabancı bir yazar tarafından yazıldığı için markaların çoğunu tanımadığım içim yer yer kitaptan uzaklaştım. Fakat dünyaca ünlü markaların stratejilerini okumak güzeldi. Hele aralara serpilen küçük ama mantıklı tespitler çok hoşuma gitti. Bakınız: Siz bir düşünce değilsiniz. Dolayısıyla bir düşüncenin eleştirilmesi sizin eleştirildiğiniz anlamına gelmez.



26 Ağustos 2022 Cuma

Beceri İstifi




Bir süre içime kapandım, ama önemli bir şey fark etmiştim: Dışarıda olan her şey, istendiği an sizden alınabilir. Bir tek içinizde olanlar güvendedir.

Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın, 
Jeanette Winterson

Merhaba. Bugün iki yıllık iş hayatı deneyimimin sonuna geldim. Güzel olan vedalaşırken herkesin güzel bir şekilde vedalaşmasıydı. Çok fazla güzel anı biriktirmesem de oldukça  fazla deneyim biriktirdim. Belki dönüp hatırlamak isteyeceğim pek fazla şey yok ama bana çok fazla şey kattığı bir gerçek tabi ki.
Uzun zamandır kendimi eksik gördüğüm konulara yönelmek istiyorum. Hevesliyim. Mutluyum. 
Beceri istifi diye bir şey var. Farklı alanlarda olan yeteneklerimizin karışımı ile yaptığımız işi daha iyi ve diğerlerinden ayırt edici şekilde güzel yapıyoruz bu sayede. 
Yaşam garip espiriler yapıyor. Tam okuldan çıktım annemlerin işleri düzeldi derken babam yine kendini bir işe attı. Bir borcu yakamızdan atmadan başka bir borcun içinde buluyoruz kendimizi. Kazandıklarımız borç ödemeye gidiyor. Neden diyorum gezmeyeceksen, görmeyeceksen, mutlu huzurlu geçmeyecekse günlerin ne önemi var bu işlerin. Biz dinlenmeyi bilmiyoruz. Durup baltayı bilemeyi. Derin bir nefes çekip ailenle güzel vakit geçirmeyi. İzmirli bir arkadaşım var her yaz Türkiye'nin farklı bir kısmına seyahate çıkıyorlar. Bu yıl Ağrı'ya gittiler. Yahu bir Ağrı diyip geçiyoruz ama oralarda bile neler neler varmış. Gördükçe gözüm gönlüm açıldı. Ne güzel memleketim dedim. Yer yeşil gök mavi...
Babamın batırdığı kaç iş var sayamam. Onun mesleği iş batırmak ve borca batmak. Bizde bir bataklığın kıyısında onun yüzünden üstü başı balçık olan sazlar gibiyiz. O pis kokusundan ve boğuculuğundan habersiz. Bizde hiç kopmayacak bağlarla bağlanmışız. En çok anneme üzülüyorum. Bir yerde ben yaşamı ondan ayıracağım ama annem bunu asla yapmaz. Kaç kere boşanmak gündeme gelse de olmaz dedi. Bir dul kadına neler denir neler yaşar bilmiyorsun dedi. Bir yeni kıyafet giyse kime giyindi derler, bir yere gitse kime gözüktü derler. Şimdi en azından rahatça gezip, yaşıyoruz dedi. Garipti. Yaşamın bu kadarı ile yetinmek zorunda kalmak. Bir kaç kez taşınırız buradan desem de annem babam burada dedi.
Artık bunları düşünmeyi bıraktım. İnsanların fikirlerini değiştirmeye uğraşmaktansa kendimi geliştirmeye uğraşırım daha iyi. Etki alanımda olmayan şeylere enerjimi vermek istemiyorum.
Gelecek hafta ablamlar geleceği için musmutlu hissediyorum. Bu hafta biraz temizlik ve hazırlıkla geçecek olsa bile öyle tatlı geliyor ki bana. Bayram öncesi ninelerin hissettiği duygu bu olsa gerek.
Bir de bir iş başvuruna hazırlanıyorum. Freelance olan bir iş. Birinden çıkıp birine atlamayacağım tabi ki ama sevdiğim ve uzun zamandır devam ettirdiğim bir hobimi düzenli bir gelire dönüştürmeye niyetim var. Ha birde kendimi çok yetkin hissetmesem bile çizime başladım. Sürekli en iyisini yapamadığım için kendimi sabote etmeyi bıraktım. Bu ne kadar güzel bir şeymiş.
 Bu hafta öğretmen arkadaşlarımla okuldan ayrılsam bile düzenli görüşmeye devam etmek için bir kitap kulübü kurduk. Bu ay okuyacağımız kitap gazap üzümleri.
Birde istifa ettiğime göre bir maddeyi daha yerine getirmiş oluyorum(bakınız 24 yaşım bitmeden yapılacak 24 şey)
E kitap sitesinde gezinirken çok basit bir ismi olsa bile ilgimi çeken bir kitapla karşılaştım. Kitabı okumaya başlayınca onun bir yazarın anı kitabı olduğunu keşfettim. Anı kitaplarını okumak çok mutluluk veriyor bana. O kitaptan bir kaç alıntı ile yazımı bitiriyorum.
Mutlu günleriniz olsun.

Yazma biçimimin böyle olmasının nedeni de muhtemelen şu:
Parçaları, kırpıntıları biriktirmek, sürüp giden bir anlatı tarzından bir türlü emin olamamak. Eliot ne diyor? Bu parçacıkları payanda olsun diye enkazımın kenarına yığdım...

Annem elimin kitaba değmesini istemiyor du. Kitapların içine balıklama dalacağım aklına bile gelmedi - saklanmak için kendimi onlara hapsedeceğim de.

Ben yaralanmıştım ve çok önemli bir parçam yok edilmişti - benim gerçekliğim buydu, hayatımın olgulari; ama olguların öteki tarafında olabileceğim kişi, hissedebileceklerim duruyor du ve ben bunun için gereken sözcüklere, imgelere, öykülere sahip olduğum sürece, yitip gitmeyecektim.

Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın, 
Jeanette Winterson





 

14 Ağustos 2022 Pazar

Anılar ve Yanılsamalar


“Bir gün,” dedi muzip gülüşüyle. “Bir gün, eğer yeterince uzun yaşarsan, seni unutanların hatırlayanlardan çok daha fazla olduğunu göreceksin. Belki bir benzinlikte. Belki kahve alırken. Seni tanıyanlar bile eski fotoğraflardan tanıyacak. Büyük unutuluşa teslim edileceksin ve özgür olacaksın.”


 Vay canına ağustos başladı bitiyor bile. Bir garip hissediyorum. İş yerinden ayrılmama son 2 hafta kaldı. Alışmak farklı bir olgu. Bir şey seni mutlu etmese rahatsız hissettirse bile ona bağlanıp, alışkanlık kazanabiliyorsun. Bu yüzden içimde garip bir nostaljik duygu var. Ama bu duygunun bir yanılsama olduğunun farkındayım. Ormanda hep yürünen bilindik yoldan gidersen yeni bitki türleri keşfedemezsin. O yüzden bu kez daha önce yürümediğim yoldan yürümek ve risk almak istiyorum. Bu aralar okuma modum çok iyi. Haftada 3 kitap okuyabilecek bir zihne sahibim. Bazen iş yerinde can sıkan şeyler oluyor. Eskiden olsa canımı sıkar modum düşerdi. Ama şimdi ayrılacağımı bildiğim için bir boş vermişlik var. Beni etkilemiyor o yüzden. Garip olan bu. Her zaman olayları bu kadar sakin karşılasam belki işime devam ederdim bilmiyorum. Neyse heyecanım son zamanlarda yerini endişeye bırakmıştı ki güzel bir haber aldım. Ablamlar bir buçuk yılın ardından geliyorlar hem de benim işten ayrıldığımın ertesi haftası. Annem de işten ayrılmamın ertesi gününe bir seyahat planladı. Kendimi çok daha iyi hissediyorum.

Çünkü ister istemez çok fazla kişinin olumsuz yorumuna maruz kaldım. Kendilerince haklı olsalar bile beni oldukça mutsuz hissettirdiler. Çok sevdiğimiz bir iş arkadaşısın ayrılmaman için ne yapabiliriz dediler. İş yemeğini asmak için hastayım dediğim de oldukça iyi bir şekilde ilgilendiler. Şimdi yaz planları adı altında denize gidiyoruz ve birlikte vakit geçiriyoruz. Gerçekten güzel bir ilişki gelişti aramızda. Bu durum aldığım kararı etkiliyor tabi. 

Geçenlerde gelecekte olmak istediğiniz kişi olmanızda en büyük engel ne diye bir soru okudum. Düşününce tek bir cevap buldum yapamayacağımı düşünmem tabi ki. Yalnızca bir düşüncenin beni bu şekilde engellemesi acaip saçma geldi. Daha sonra bir dizi izlerken karakter olmak istediği çizerlikten aynı benim gibi yapamayacağını düşündüğü için vazgeçiyor. Bir yabancı da ona  'Yapabilecek miyim?' diye sorma ''Yapmak istiyor muyum?'' diye sor diyor. Çok hoşuma gitti bu. Önemli olan bu yapmak istiyor muyum? önemli olan bu.

Geçen hafta ünlü oyuncu Jim Carrey'in anılar ve yanılsamalar kitabını okudum. Kitap beklediğim gibi değildi. Onun bir günce yahut hatıralarla dolu bir otobiyografi olmasını beklerken karşıma acaip bir kurgusu olan daldan dala zıplayan bir kitap çıktı. Kitapla ilgili en beğendiğim şey ismi ve içeriğinin uyumuydu. Bir kısmı anı bir kısmı uydurmaca yanılsamlar olan kitabın, hangisi anı hangisi gerçek çözmeye çalışmak ve bunu hiç bilmeyecek olmak çok hoşuma gitti.

Umarım kalan azıcık yaz günleri musmutlu geçer.

Ben bu yaz deniz kaplumbağaları gibiydim. Her hafta sonu denize gittim. Hafta içi iş arkadaşları ile gittim. Hafta sonu işimiz olduğu zamalar akşam gittik ve denize gece girdik. Gündüz sonsuz bir huzur olan deniz geceleyin ilk başta çok korkunç ve beni yutacak bir canavar gibi geldi. Ama suyun ılıklığı, sahilin sakinliği, yalnızca dalgaların sesini duymak, sahildeki ışıkların sudaki yansımaları her biri muazzamdı.



3 Ağustos 2022 Çarşamba

Ben balık değilmişim.





" Bazen düşünceler gerçeğe eylemlerden daha yakındır. Her istediğini söyleyebilirsin, her istediğini yapabilirsin ama her istediğini düşünemezsin."

-Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum, lain Reid

24 yaş Listesi Rapor

4.Madde Yüzme

Bazen insan istediği zannettiği şeyi bile içsel bir motivasyonla değil de dışsal etkilerle istiyor.  Nasıl oluyor isteklerimizde bile yanılsamalar oluyor  anlamıyorum. Yüzmeyi öğrenmek benim için öyleydi. Nasıl olur da Akdenizde yaşayıp yüzmeyi bilmezsin sözleri milyon kez duymanın bıkkınlığıyla mı yoksa her defasında denizde yüzüp gidenleri görmenin ilgisiyle mi bilmiyorum yıllardır yüzmeyi öğrenmenin planını yapıp bir kaç denemenin ardından pes etmiştim. Bu yaz yeter dedim ve listeme yazdım. Bir iyi bir kötü haberim var ki iyi haber yüzmeyi öğrendim. Kötü haber yüzmeyi sevmediğimi fark ettim.

 Denize gitmeyi sevsem, denizin o engin maviliğinde kaybolsam bile yüzmenin bana göre olmadığını fark ettim. Çünkü deniz başlı başına bir huzur sebebi iken yüzmek beni yoran ve strese sokan bir şey oluyor. Yeni öğrendiğim için daha çok efor sarf ettiğimi bilsem de demek istediğim su ile ilgili aramda garip bir bağ var. İçten içe deniz kavramı içimde bir korku biliyorum. Küçükken Endonezya sumatra adasında olan haberi görmüştüm. O günden beri neredeyse aylık periyotlarda tsunami kabusları gördüm. Öyle ki rüyalarım bile lüsid hale geldi. Rüyalarımda kendimi şöyle derken buluyorum ''Ha yine o kabuslardan biri ama ne kadar da gerçekçi. Ya bu sefer ki rüya değil gerçekse!'' öyle ki uyandığımda kabus görmeye üzülmektense gördüğümün gerçek olmadığına sevinmeye başladım. Kötü rüyaların güzel yanı bu bize gerçekliğimize minnet duymamız gerektiğini anımsatıyorlar. 

Ne diyordum. Küçük kardeşim sağ olsun bana sabırla ve gerçekten mantığını anlatarak yüzmeyi öğretti. Onunla birazda olsa kıyıdan uzaklaşıp yüzdüm ama sonra delice ayağımı yere değdirmek istedim. Hafifçe suyun altına ayağımı salladım. Orada boşluğu hissetmek çok korkunç geldi. sonra yeri değil gökyüzünü düşünerek kıyıya yüzdüm. Yardım almadım. O an birinden yardım alsam yaptığım azıcık ilerlemeyi kaybetmekten korktum. sonrasında bir müddet kaburgalarımda bir ağrı hissettim. 

Yüzmeyi sevmediğime net karar verdim. Aynı ilk yardım öğrenmek istemem gibi. Kesinlikle kendi kanıma bile tahammülüm yokken toplumsal anlamda faydası olacağını düşünmem gibi yüzmeyi de birazcık toplumsal fayda için öğrenmek istediğimi ayrımsadım. Bu kadar yeterli unutmayacak kadar yüzmek yeterli. Gerçi kendimi bile suda oradan oraya zor atarken Allah korusun birini kurtaracak olmak durumu bile beni korkutuyor.

Birde aklıma şu geldi. Vücudum gerçek manada güçsüz iyi ve dengeli bir spor rutine sahip olmam gerektiğini düşünüyorum. spora başladıktan sonra bir kere daha yüzmeyi deneyeceğim.

İşte böyle...

Şu veya bu şekilde yüzmeyi hallettim.

Listemden bir madde gitti.

Mutluyum...

19 ve 23. maddeleri de yaptım onların öyküsü başka zamana artık..

Musmutlu bir yaz dilerim.