29 Ocak 2021 Cuma
Akakiy Akakiyeviç'in Paltosu ve benim laptobum
27 Ocak 2021 Çarşamba
kaosa mütevazi bir katkı
Bazı kusurlar bir insanın var oluşu için gereklidir.
Eski dostlarımızın bazı tuhaf özellikleri ortadan kalkmış olsa bu hoşumuza
gitmezdi.
Goethe
Pazartesi:
Bugün arkadaşlarla buluşup hayatı sorguladığımız bir
ritüel yaptık. Herkesin kafası karışık. Hepimiz yek diğerinin içindeki kaosa
pek de mütevazi olmayan bir katkı yapmaktan öte geçemedi.
Bir sinekle bir devlet adamı arasındaki benzerlik
nedir?” Sorusunun cevabı 19. Yüzyıldan hazırdır: “İkisini de gazeteyle
öldürebilirsin!”
Bu pasajı geçenlerde Murat Menteş'in kaosa mütevazi
bir katkı kitabında okuyup çok sevdim.
Dedem emekliye ayrılıp kendine uğraşlar ararken
bilgisayarcı dayımın dükkanında beklemeye karar vermişti. Hafta sonlar
bazen dedemin peşine takılırdım. O zaman ortaokulda olan ablamda gelir ve msn
girerdi. Bende merak ettiklerimi sorardım. Kurbağa mı yoksa çekirge mi
daha yükseğe zıplar? Türünden sorular yada heygirl dergisinin
internet sitesine girerdim. Neden sonra dedem tamam yeter bu
kadar derdi. Ablam ödevlerini yapardı bende masanın üzerinde ki
gazeteleri alır ve 'kimliğimi kaybettim hükümsüzdürden tutun vasıfsız eleman
aranıyora kadar bütün her şeyi okurdum. Dayım gazete bayinde ki yandaş,
muhalif ne kadar gazete varsa toplardı. Dedem çay ocağından bize salep
kendine koyuca bir çay alır ciddiyetle okurdu. Ağır ağır sayfaları çevirir
arada kaşlarını çatardı. Bazen sıkıntıdan bazen meraktan çokca
alışkanlıktan el çabukluğuyla her satırı okurdum. Sonra dedem eski
gazeteleri ayırır bir kısmını eve götürürdü. Gazete kağıdı bir zaman yoksulluk
görmüş bu insanlar için pek çok anlam ifade ederdi.
Pazar eklerini bazen hoşuma giderse alır kocaman
ciltli bordo defterime yapıştırırdım. Bu fotoğrafları o zaman adını bile
bilmediğim bir şey olan fanzine çevirirdim. Hikayeler, bilmeceler, kulaktan
duyma memleket meselelerine çocukça yorumlar.
Sonra işte haber vermekten ziyade belirli
bir ideoloji empoze etmek olan o kağıt müsveddelerinden uzaklaştım. Bazen bir
bayinin önünden geçerken elimi uzatıveresim gelir vazgeçerim.
Öyle yada böyle bir şekilde gazete kavramından
uzaklaştım hatta bir zamanlar hayalim olan gazeteciliği bile unuttum.
.
.
.
Çarşamba:
İnsan ne garip yahu. Yazasım var
okuyasım var. Yarın yakın arkadaşlarımdan birinin düğünden önce kız partisi
var. Gidesim yok yine kaplumbağalar gibi içime çekilip vadideki tüm karmaşayı
bir kenara bırakıp durasım var. Fakat biliyorum ki bir daha böyle bir araya
gelmek çok zor. Ama kız olmak ne zor şey ki! Şimdi yarın süslenip püslenip
gitmek gerek! Ne gerek var yahu biz aynı evde kalırken ne hallerimizi gördük
dedim. Olmaz aramızda sap gibi kalırsın dediler. Acilen
dolabımı elden geçirip kapsüle çevrimeli özel günlerde giyilecek kombinler
takılacak takılar paketlenmeli. Değilse sonum mahallenin önünde çocukken
çekildiğimiz o fotoğrafa döner. Bütün herkesin beni erkek sandığı. Altımda
kısa bir şort ve üstümde smokin şekilli tişörtün olduğu.
17 Ocak 2021 Pazar
rüyalar ve keşfedilmiş bir yazar
Siz rüya görür müsünüz? Rüya görmeyi sever misiniz? Eskiden rüya görmek büyük bir tutkumdu. Rüyalarımın çoğunda rüya olduğunun farkında olurdum ve uçardım, kaçardım.Gerçek yaşamın izin vermeyeceği türlü deliliklere yelken açardım. Rüyamda rüyalar görür o rüyaları başkalarına anlatırdım. Hatta bir keresinde karmakarışık bir durumu rüyamda çözmüştüm. Bir kaç ufak ayrıntıyı rüyamda anımsayıp uyanmış ve bazı şeyleri yoluna koymuştum.
Bazen rüyalarım kusar. İçime attığım bastırdığım ne varsa kusar. O kadar kusar ki ben bir yerlerde onların o karanlık vehimlerin varlığını bilirim. sadece rüyalarımda gün yüzüne çıkıp tekrar karanlıklara gömülür.
İşin can sıkıcı yanı rüyada olduğunu bildiğin rüyalar -ki buna lüsid rüya deniyormuş- hakkında bir video izledim ve artık bu tür bilinçli rüyalar görmem sona erdi.Farkında olmadan bir düğmeye basmışım gibi.Ormanda çatırdayacak kupkuru bir dala basmış dalda ki tüm kuşları kaçırmışım gibi.
Gördüğüm ilk rüyayı -doğrusu gördüğümü hatırladığım ilk rüyayı- anımsıyorum. Bir kızıl tilki boynunda bir steteskopla bana yaklaşmıştı. Yepyeşil ağaçların olduğu bir ormandı ve yer gıp gri betonlarla kaplıydı. Bende o doktor tilkiye güvenmek ve kaçmak arasında gidip geliyordum. Galiba uyanınca ablama koşmuş uyurken böyle şeyler gördüğümü anlatmıştım.
Bazen rüyalar görürüz. Rüya olduğunu bildiğimiz rüyalar. Bazen de öykü kitapları okuruz öykünün içinde olduğunu bilen karakterlerin kitapları. Yazara baş kaldıran ve kendi öyküsünü yaşamaya çalışan karakterlerin öyküsü. Yazarı durdurup lafa giren karakterler mi dersiniz yazarın beraber nar yemek istediği karakterler mi dersiniz. Oldukça ilginç bir öykü kitabı. Filmlerde oyuncunun kameraya bakıp konuştuğu sahneler vardır bu sahneler benim pek hoşuma kitap. Bu sebepten olsa gerek bu kitabı da sevdim. İlk hikâyede bulunan kahraman ve incir ağacı Slvyia Plath'i anımsattı. Çocukluk dut ağaçları, dedeler, masallar, tombul ballı incirler o kadar benvariydi ki acaba kitabı ben mi yazdım diye şüphe ettim:) Yazarın yer yer alaylı bazen geren bazen tatlı tatlı gülümseten bazen boğucu bir yaz günündeymiş gibi hissettiren bazen ilk kar şehre düştüğünde hissettiğimiz yumuşaklıkla içimizi saran kalemini sevdim.
Hüzün. Aslında iki sokak altımda oturuyor.
Şimdi, gerçek hüzün tastamam bu mudur diye sorarsanız eğer... değildir, hüzün bu dahi değildir.
10 Ocak 2021 Pazar
rastalı saçlar ve en iyi dostumuz kitaplar
George Orwell günün birinde kitapların yasaklanabileceğinden korkuyordu. Huxley ise kimsenin kitap okumakla ilgilenmemesinden ve dolayısıyla kitapları yasaklamanın anlamsızlaşmasından korkuyordu. Orwell, güç sahiplerinin bizi bilgiden mahrum bırakabileceğinden korkuyordu. Huxley ise bize çok sunulmasından dolayı bencilliğe ve hareketsizliğe itilmemizden endişe ediyordu. Orwell, hakikatin bizden titizlikle gizleneceğinden endişe ederken, Huxley ise gerçeklerin devasa bir anlamsızlıklar denizinde,enformasyon yığınları arasında kaybolmasından korkuyordu. Orwell tutsak bir kültüre evrileceğimizden korkuyordu; Huxley ise saçma sapan şeylerle uğraşmayı rutin edinmiş, ehemmiyetsiz bir kültüre evrileceğimizden.