17 Kasım 2022 Perşembe

Hastalandım da duruldum


Kafka, insan vücudundaki karanlığı görmüştü yalnızca, ışığı, aydınlığı gözden kaçırmıştı.

Neredeyse bir aydır o hastalık senin bu hastalık benim geçti. İlk başta regl sancısı ile birleşmiş mide bulantısı. Ardından iki haftalık soğuk algınlığı ardından tekrar mide bulantısı kusma. Resmen kasıma gireli gözümü açamadım. Fırtınalı bir gemide seyir halinde gibiydim. Birde üzerine vizeler ders çalışma, sınava gidip gelme stresi derken daha bugün gözlerimi açabildim. 

Kitap okumaya haliyle biraz ara vermiştim. Dün Nilgün Marmara'nın karalamalarından oluşan bir kitap okudum. Diğer eserlerini okumak için can atıyorum. Japon edebiyatı okuma serüvenim devam ediyor. Ardı ardına bir ülkenin kitaplarını okuyunca kafanda o ülkeyle ilgili bir fikir oluşuyor. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Yahut bir yazarın kitaplarını peşi sıra okuyunca o yazarın tekrar eden karakterlerini görüyorsun. Diline o kadar aşina oluyorsun ki.

Geçenlerde kitapevine gittim. Uzun zamandır internetten kitap aldığım için kitapçılara gitmeyi çok özlediğimi fark ettim. Ama fiyatları görünce şok oldum. Bir kurgu dışı kitap 140 lira. Bir roman 70 lira. Nasıl böyle olabilir şok oldum. Gerçekten fiyat algımızın alt üst oluşundan mı yararlanıyorlar diye düşündüm. Eskiden uygun kitaplar bölümünde 10 liraya kitaplar olurdu. Bu kez uygun kitaplar bölümü 70 liraydı. Çok komiğimi de gitti. 

Bir ara sürekli belgesel izliyordum. Sonra bir şeyler girdi araya. Bir yıl oldu hiç izleyemedim. Yeni yıla girmeden şöyle güzel bir belgesel listesi hazırlamak istiyorum. 

Güz döneminde yazılmak istediğim halk eğitim kurslarına yazılamamıştım. Onlara yazılmak istiyorum.

Şu anda kitaplığımda okunmayı bekleyen 20 ye yakın kitap var. 10'u Japon edebiyatından. Diğerleri kurgu dışı eserler genelde. Yeni yıla onları bitirip yine set halinde bir ülkenin kitaplarını almak istiyorum. 

Kendime bir gün seçtim. Salı günü. Bir tatlı birde yemek deneyeceğim her salı. Yemek konusunda B1 seviyesine gelmek en büyük arzum. Arkadaşım perşembe günleri bir sosyal yardım kuruluşu için tatlılar yapıyor. Gel beraber yapılım hem de öğrenmiş olursun dedi. Çok eli lezzetli birisidir. Bir seneye önce babası vefat etmişti. Çok sarsıldılar. o toparladı ama annesi toparlayamadı. Tüm evin yönetimi, kiracılarla ilişkileri vs ona kaldı. Başka çok zorlandı yavaş yavaş toparladı.  Mantığı çok ağır basan biri. Ne zaman ikileme düşsem göremediğim taraflarını gösterir. Birde tam bir gurmedir. Tüm şehirde en güzel tatlılar nerede, nerede dondurma yenir, hangi fırının ekmeği lezzetlidir tek çırpıda sayar. Onunla yeni tatlar denemeyi çok mu çok seviyorum. Yeni yıl gelmeden birde onunla buluşmak istiyorum.

Geçen sınav için il merkezine gittim. Kantinde otururken yan masada bir kız vardı. Uzun uzun baktım. Bir türlü çıkaramadım. Sonra o bana seslendi. Lise zamanlarında çok mu çok yakın olduğum bir arkadaşım şok oldum. Onu tanıyamamak bir garip hissettirdi. Üniversitede bir ayrıldı yollarımız bir daha denk gelmedi. Aslında biz liseden arkadaşlarla buluştuk çokça ama onun işi şehir dışında olunca hiç katılamadı. En son 3 sene önce görmüşüz birbirimizi. Çok garipti. Aslında hala onu o zamanki kadar sevmeme rağmen bir şekilde bir araya gelemedik. 

Gerçekten de yaşamımızı bazen tesadüflerin şekillendirdiğini görüyorum. Çok sevmeme rağmen uzak düştüğüm bir arkadaşımla bağlarım koparken aynı işte çalıştığım yahut aynı ortamı paylaşmak zorunda kaldığım biriyle sıkı fıkı olabiliyorum. 

Öyle işte. Kasım bitmeden şöyle sonbahar uygun bir piknik yapmak istiyorum. Sararmış yaprakların arasında dumanı tüten çayımla. Bu aralar midem hassaslaştı kahvede içemez oldum. Oysa karamelli kahve bile almıştım. Neyse artık o başka bir mevsimin düşünde bana eşlik eder.