3 Temmuz 2023 Pazartesi

24 Yaşımda Okuduğum 24 Kitap



Geçen Sene 116 Kitap okumuşum. Büyük bir kısmı Japon edebiyatından. Ama üzülerek söylemeliyim ki favori listemde sadece bir tane Japon Edebiyatı var. Onun yerine rastgele okuduğum Kore Edebiyatı daha çok ilgimi çekti. Bu yıl Kore Edebiyatından eserler okumak istiyorum. Ayrıca Japon edebiyatından okuduğum manga serisi hoşuma gitti. Bu yıl başka mangalara da bakmak istiyorum. Onun dışında çok verimli bir yıldı çok fazla sevdiğim tüm kitaplarını okumak istediğim yazar keşfettim. Bu yıl en çok Matt Haig,'in kitabını okumuşum. Onun dışında Aylin Balboa, Ercan Kesal, Nilay Örnek ve Haydar Ergülen bu yıl 2 tane kitabını okuduğum yazarlardı. Yeni Türk yazarlar keşfetmenin sevinci içindeyim. Gelecek yıl için okuma planım kalan Japon Edebiyatı okumalarımı bitirmek. Kore Edebiyatından eserler okumak. Farklı dünya edebiyatlarına yönelmek. Bir yandan klasikleri eritirken bir yandan yeni yazarları okumak. Ah iyi ki şu okuma sevdasına düşmüşüm. Kitabı tuttum. Tuttuktan sonra öptüm. Okumasam deli olacaktım.

Daha önce kitap blogum olan Bacon'un Bastonu'nda yorum yazdığım kitaplar için tekrar yorum yazmadım direkt kitap ismine tıklayıp ilgili yazıya gidebilirsiniz.

1-Unutmanın Genel Teorisi /Jose Eduardo Agualusa

Angolalı bir yazarın yaşanmış olayları baz alarak yazdığı kitap. Ana karakter Ludo bağımsızlık savaşı başladığında kardeşini kaybeder ve dış dünya ile olan tüm bağlantılarını kurduğu dış kapısına bir duvar örer. Hem yaşamın bir o kadar içinde hem dışında savaşın seyrine, bir ülkenin siluetinin değişmesine tanık olur.

Kitabı okumaya başlarken kitabın içeriği hakkında bir bilgim yoktu. Bir yerlerde görmüş o an içim ısınmış ve almıştım. Kitabın beni bu denli içine çekeceği aklıma gelmedi. Özellikle b kaç yerde kalbim yırtılacakmış gibi bir keder hissettim. Kendi coğrafyamızda olan biten her şeye tanık olmasak bile savaşları ve acıları azda olsa biliyoruz. Oysa sadece ismen bildiğim bir ülkenin kitabını okumak bana yeryüzünde ne kadar çok acının olduğunu hatırlattı. Garipti. Onu acısına tanık olmak ve savaşın caniliğini masum bir kadının ellerinde görmek çok çarpıcı geldi.

-Sadece kitaptaki tüm karakterlerin birbiri ile bağlantılı olması bana Charlens Dickens'ı anımsattı. Bir zaman sonra bu kadar çok bağlantı gerçeklikten uzaklaştırıyor anlatıyı. Gerçi bakıldığında belki de gerçekte kişiler arasında daha sıkı ilmeklerle örülmüş bir bağlantı imkan dahilinde

2-Bir Dinozorun Anıları/Mina Urgan

Mina Hanım'dan okuduğum ilk kitaptı. Tam olarak ne bekleyeceğimi bilemeden okumuştum. Ama çok güzel ve beklenmedik bilgiler eriştim. Edebiyat camiasından Yahya Kemal, Necip Fazıl ve Sait Faik gibi isimlerinde hayatlarına küçükte olsa bir bakış atıyorsunuz. Ayrıca bir eğitimci olarak kurduğu cümleler beni canı gönülden etkiledi.

3-83 Yaşındaki Hendrik Groen'un Gizli Güncesi

2.El kitap alırken sepeti doldursun diye alıp atıvermiştim. Renkli bir kapağı garip bir adı vardı. Ama kitabın yazarı o kadar içten yazmış ki her şey gerçek gibi geliyor. Yılın başında bir günlük alan ve senenin sonuna kadar her gün yazmaya karar veren 83 yaşında bir adamın öyküsü. Hayata karşı ümidini kaybeden bu adamın kendini tekrar buluş hikayesi. Kitabı okurken bir insan kendini aradığı müddetçe nihayetinde istediğini bulamasa bile çok güzel şeyler buluyor bunu anladım. 

4-Bir Katilin Güncesi Kim Young-Ha

Kitabın beni bu kadar etkileyeceğimi düşünmemiştim. Kitap öylesine akıcı, öylesine merak uyandırıcı bir dil ile yazılmış ki... Kitap boyunca neyin gerçeklik neyin hastalığın getirdiği sanrılar olduğunu anlamaya çalışırken sürekli bir tetik halindeydim. Biz normal insanlarca normal kabul gören olguların( gülmek, acı çekmek, havadan sudan sohbet etmek) bir sosyopat için ne kadar da zor olduğunu görmek ilgi çekiciydi. 

Spoiler

Ana karakterin şiir yazması, yer yer edebi göndermeleri, kendine karşı bile olan acımasız eleştirisi dikkate değerdi. Özellikle yaşamı boyunca tek değer verdiği, insani duygular hissettiği, kendini sorumlu gördüğü kızı ile ilgili gerçek/son beni mahvetti. Öldürmediği her insanın bunu bir lütuf olarak görmesi ile ilgili cümle tüylerimi ürpertti. Boynuna ses kayıt cihazı asması ve anımsamaya çalışması mantıklıydı. Nietzsche göndermeleri çok yerindeydi. Kitap öylesine samimi bir dille duygulanmıştı ki gerçekten bir katilin güncesini okuyormuşum da az sonra odaya gelecek ve elimden çekip alacakmış korkusunu yürekten hissetim

5-Outliers Malcolm Gladwell

Barış Özcan'ın şu videosu üzerine okuduğum bir kitaptı. İyi ki okumuşum. İnsanın yerleşik bazı düşüncelerini bir daha gelmemek üzere kovalıyor. Pek bilinmedik araştırmalar ve insan psikolojisine dair çok güzel tespitler var.

6-Belki Bir Gün Uçarız/Ateş Sönene Kadar Aylin Balboa

Aylin Balboa bu yıl keşfettiğim ve sevdiğim bir yazar. Neşeli ve bir o kadar sivri dilli yazarımız bana yer yer modern bir Hüseyin Rahmi havası verdi. Okurken çok keyif aldığım bir yazar oldu.

7-İnsanlar/ Gece Yarısı Kütüphanesi/ Rahatlama Kitabı / Zamanı Durdurmanın Yolları Matt Haig

Popüler kitaplardan uzak durmaya çalışmak gibi bir eğilimim var. Harry potter okumadım. Star wars izlemedim. Kıyıda köşede kalan yahut az bir kitleye hitap eden şeyler bana daha çok hitap eder. O yüzden sürekli her yerde gördüğüm bu kitapları okuma istemedim. Kitap kulübü vesilesi ile Gece Yarısı Kütüphanesini okudum. Yazarın tarzını ve kendime çok yakın gelen uydurmacalarını çok sevdim. En sevdiğim kitabı İnsanlar oldu.

8-Bir Sanatçı Gibi Araklayın/ Devam Edebilmek  Austin Kleon

İnsanın bunaldığı zamanlar çok iyi gelen iki kitap. Birinci kitap üretkenliğinizi kamçılar ve yeni pencereler verirken ikinci kitap çağımızın vebası Tükenmişlik Sendromu gibi dertlere deva. Kütüphanemin vazgeçilmez iki parçası olarak yerlerini aldılar.

9-Günaydın Yeryüzü Güzel Irmak/ İlhan Berk

İlhan Berk'in Günaydın Yeryüzü kitabını okumuş ve yalın diline, doğaya olan sevgisine ve bunu dile getiriş biçimine hayran kalmıştım. Fakat bu kitap beni şoke etti. Çocuk masumiyetini erotikleştirerek romantize etme nasıl bir zihniyet anlayamıyorum. Küçüğüm kelimesi ile kastı başka ne olabilir bilmiyorum. Çocuklar hakkında yazılan mahkeme yazılarında "küçüğün yüksek yararına" diye geçer. O yüzden benim aklıma sadece saf masum bir çocuk geldi. Kitap boyunca bu kakafoni devam ediyor. Buyurun kendiniz yorumlayınız.

"Küçüğüm, bu senin sesin, güzel ırmak Önce rüzgârın öptüğü, sonra benim öptüğüm Bu bitmemiş şiirler senin ayak bileklerin Soluğun, kokun, karnın, gölgeli gözlerin Bu böyle çözülü göğsün, enine boyuna dudakların Sabahlara kadar ki büyük gözlerin böyle Bu dal gibiliğin, saçların, kırmızı ağzın Tüylerin tay boynun, küçücük çocuk ellerin Bu üstünde onca seviştiğimiz yatak sonra Sonra bu benim anı artığı eski yüzüm Böyle yukarıdan aşağı gidiyorum seni Karışıyor, korkunç, ellerimiz ayaklarım

10-İvan Osokin'in Tuhaf Hayatı PDOuspensky

Okuma listemde bekleyen bir kitaptı. Bilim Kurgunun babası sayılan kitaplardanmış ve bir çok yazarı etkilemiş. Bu yıl bu mantıkta benzer kitaplar okuduğum için çok etkilenmedim. Hatta bütün kitabı okurken aklıma gündüz kuşağından bir dizinin sahnesi canlanıp durdu.

11-The Promised Neverland  Kaiu Shirai

Okuduğum ilk mangaydı ve tam anlamıyla bir kitaptan isteyebileceğim her şey vardı. Beni aldı içine çekti. Maceralarına üzüntülerine dahil etti. Ben acıyla kıvranırken yazar son numarasını yaptı. Çok sevdim. Başka mangalarda okumak için heyecanlanıyorum. Konusu bir yetimhanede mutlu mesut büyüyen çocuklar bir anda acı bir gerçeğin farkına varırlar. Burası bir yetimhane değildir ve maceraları başlar.

Spoiler

Aslında her karakterin mutlu olarak bittiği kitaplar biraz havada durur. Aynı Türk dizilerinin finallerinde düğün sahnesi veya yemek masası gibi. Bana çok bayat gelir. Ama kitabın sonundaki son beni çok tatmin etti.

12-Onca Yoksulluk Varken Romain Gary

13-Yağmurlu Deniz/Başaklar Gebe Necati Cumalı

Kitap üç ana bölümden oluşuyor. Yağmurlu deniz, güneş çizgisi ve imdatla gelen. Her bölümün alt başlıkları var. Bir kompozisyon çerçevesinde yazılmış. Şiirler yalın ve duru. Okurken işte dedim bu adam şair. Bu adam her gün kullandığım kelimeleri eğmiş bükmüş ve ondan güzel mi güzel şiir yapmış. Ben süslü sözlerle değil de günlük dille şiir yazanları daha çok beğeniyorum. Böyle gündelik şeyleri hiç görmediğim yönüyle görmemi sağlıyor. Necati Cumalı geç keşfettiğim ve çok sevdiğim yazarlardan

Başaklar Gebe (Arka Kapak)Yalın bir söyleyişle şiire başlayan ve genellikle yaşamak sevinci ve aşk temaları üzerinde edebiyat yapmadan duran Cumalının bu eserinde, çoktan beri aranan ilk üç kitabiyle son şiirleri toplanmıştır. Yalın bir dille kimi zaman insan kimi zaman doğa aracılığı ile duygular tatlı bir şekilde ifade edilmiş.

Bazı şiirleri çok sevdim bana İlhan Berk'i anımsattı. Bazı şiirleri her şairin söylediği türden şeylerdi biraz yavan geldi. Yine de bazı şiirleri öylesine tatlı bir dille yazılmışken nasıl bir o kadar vurucu oluyor anlamadım. Edebiyat böyle bir şey herhalde

14-Buraya Bakarlar Mehmet Fatih Özbey

15- Felsefenin Tesellisi Alain de Botton

16Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın Cuniçiro Tanizaki

17-Erteleme Sanatı John Perry

Kitap oldukça kısa ve insana ertelemek ile ilgili ilginç bir bakış açışı kazandırıyor. Ertelemek üretkenliğe faydalı olur mu? Kronik erteleyiciler nasıl etraflarından oldukça başarılı insanlar olarak anılır tarzında ertelemeye dair ilginç sorulara cevaplar arıyor.

18İşin Aslı, Judit Ve Sonrası Sandor Marai

19-Tavana Bak Firdevs Ev

Çok ilginç bir kitaptı. Daha önce hiç bu tarz büyülü gerçeklikle yazılmış bir kitap okumamıştım. Pek bana hitap etmese de hikayeler derindi. Özellikle Derya'nın öyküsü beni kalbimden etkiledi. Ama işte böyle tam etkileniyorsunuz sonra garip bir şey oluyor. Sanki her şey bir rüyaymış gibi etkisini kaybediyor. Kitap hakkında ne düşündüğüm allak bullak. Fakat eklemeliyim ki ilginç bir deneyimdi

20-Göğü Delen Adam Erich Scheurmann

Bir tane söz vardır. Bir şeyi değiştiremiyorsan bakış açını değiştir diye. Çünkü herkes bilir ki bakış açısı gerçeklik algımızı etkileyen en önemli faktördür. Bu kitap alışageldiğimiz yaşama bir yerlinin güneşin çocuklarının gözünden bakmamızı sağlıyor. Sıcacık yuva dediğimiz evlere taş kutu diyen, şehirlileri yarık insanı olarak niteleyen, insanın taptığının küçük sarı demirler olduğunu ifade eden mükemmel kitap. Kesinlikle tüm insanların okuması gereken bir kitap. Dili kolay ve anlaşılır, anlatım merak uyandırıcı. Eve alıp istifleyip hediye diye her yere götürmelik bir kitap

21-Frankenstein Mary Shelley

Kitabın beni bu denli etkileyeceğini içime dokunacağını hiç düşünmemiştim. Derinden etkilendim. Çok düşündüm çok kafa yordum iyi kimdir? Kötü kimdir? Bir cani nasıl yetişir? Cani yalnızca üstü başı kana bulanmış olan mıdır? O caninin yetişmesinde etkisi olan kaç insan vardır?

Tarık Tufan'ın bir kitabın bir genç bir koltukta yalnız başına öldürdüyse kendini o ölüm yalnız başına olmamıştır onda bir çok insanın parmağı vardır tarzında bir söz geçer. Bir insan öldürüldüğünde de durum aynıdır. Onu öldüren yalnız başına mı öldürmüştür sahiden? Yoksa o ölümün içinde başkalarının parmağı var mıdır?

22-Aganta Burina Burinata Halikarnas Balıkçısı

Bu kitapla ilgili blog yazısı için tık

23-Her Umut Ortak Arar/ Bütün İyiler Biraz Küskündür Nilay Örnek

Nilay Örnek podscastleri ile tanıdığım ve sevdiğim birisi. Kitapları Storytel'de görünce dinledim. Yumuşacık çok tatlı bir radyo programı dinler gibi hissettim.

24-Peri Gazozu / Velhasıl Ercan Kesal

Peri Gazozu çok etkilendim kitaplardan biri oldu. Bu topraklarda anlatılmayı bekleyen ne çok hikaye var dedirtti bana. Okurken o an orada hemen yanı başlarında bende vardım sanki. Kitap insanı içine alan sarıp sarmalayan üzen düşündüren yapıda sıcacık samimi bir ülke anatomisi.

Bonus:

Kendini İyileştirme İşi Nasıl Yapılır Nicole LePera

Dağıldığım bir süreçte okudum. Katılmadığım bazı fikirlerle beraber genel olarak bana iyi geldi.

Bütün İnsanlar Ölümlüdür Simone de Beauvoir

24 yaşımın okuduğum son kitabıydı. Tek solukta okudum.