Geçenlerde ah bir sahaf olsaydı yazımda
ilçemizde sahaf olmamasından yakınmıştım.internet alışverişini
herkesler delicesine yaparken uzak durduğum ve en son BKM Kitaptan aldığım kitaplar
hasarlı olduğu için tavsiye istemiştim. Sevgili la Paragas'ın tavsiyesi ile Eganbadan alışveriş yaptım.fiyatlar piyasa değerinde,seçenek çok kargo hızlıydı. ne yazık ki paketlemeyi göremedim. fakat koydukları ayraçlar hoş değildi. bu tür sitelerde not düşeceğim boşuna göndermesinler kağıt israfı.
Bir yerde doğruluğunu teyit edemediğim bir
hikaye dinlemiştim. İlk kez psikoloji
çalışmalarının şöyle başladığı hakkında bir hikayeydi. Çok uzun zaman öne
dinleyip belli belirsiz hatırladığım için bu hikayede ki kişi ve
kuruluşlar zihnimin ürünü olacak,bilginize.
Bir gün bir doktor koltuklarını yeniletmek
için koltuk ustasını çağırır koltuk ustası gider tamir eder. Daha sonra bir
berberin koltuklarını yeniler. Yenilemek kelimesinin şimdi anlamını
kastetmiyorum. Önceki zamanda ki anlamı eskiyen bir şeyin yenisini alma değil.
Eskiyen bir şeyi kullanmaya uygun hale getirecek her türlü işlem. Bu minvalde
koltuk ustasının yaptığı işler çıkan yayları içine katma,süngersi yapıyı
kuvettlendirme türü şeylerdir herhalde. Neyse konuya dönecek olursak bu
koltukçu ustası birde isim vereli Marcus olsun. Marcus bir anda bir
aydınlanma yaşar. Berberdeki koltukların orta kısmı yıpranmışken doktorların
bekleme salonundaki koltukların sadece ön kısımları yıpranmıştır. Marcus o
zaman psikolojinin yaşamın bu kadar küçük ayrıntılarında saklı olabileceğini
anlar. ''Tabi ya ' der gür bir sesle ''berberde insanlar
havadan sudan muhabbet edip keyifli zaman geçirirken koltuğa rahatça
oturdular.orta kısımları yıprandı.ama bekleme salonundaki hastalar endişe
ile koltuğun ucuna iliştiler ve sadece uçları yıprandı.'' Marcus bu
aydınlamayı yaşadıktan sonra önünde 3 seçenek var.
1.seçenek Marcus sektör
değiştirip freud'un psikanalizin babası oluşu gibi
vitaniliz'in(vita latince yaşam demek kelimeyi tamamiyle ben uydurdum)babavita olup
yaşamdaki bu küçük ayrıntıları fark edip psikolojik analizler yapar.
2.seçenek Marcus sadece
doktorların koltuklarını yeniler böylece daha az sermaye ile daha çok hizmet
üretir.zamanla alanında uzmanlaşır.doktorların kanepe yenileyicisi olarak
ünlenir.bir kaç asparagas haber onu ''son kanepe bükücü olarak''tanıtır.
3.Marcus bu tespitini
anlatır.insanlar güler. İnsanlar zaten ne
zaman biri bir şey yapmayı yahut farklı olanı söylese güler ama Marcus buna
takılır ve keşfettiği bu bilgiyle hiç bir aydınlanma yaşamaz.
Hep merak etmişimdir
acaba yaşamımda kaç kez Colomb gibi bir keşif yaşayıp bunun farkına
varamıyorum.öngörü ayağına kaç önyargımın prangasına vuruluyorum.
Ohooooo ben ne anlatacaktım nerelere
geldim.
Aslında
şunu diyecektim. Yaptığımız küçük hareketler mikroskopa tutup inceleyelim. Gündelik
şeylerin sıradışılıkları karşısında hayran kalalım. Yahut kendimiz
hakkında farkına varmadığımız bir şeyi fark edelim.
Ben alacağım kitapları önceden listelerim. Resimde 5 kitap var ikisi listede bulunan
kitaplar.diğer spontane bir şekilde aldığım kitaplar. Plan:2 spontane:3
Acaba Marcus olsa ne düşünürdü?
(iki dakika önce uydurduğum karekterin
fikrini merak ediyorum)
Gelelim kitaplara.
Ziya Osman saba uzun zamandır tanışmak istediğim bir yazardı. Daha
ilkokulda çocukluğum şiirine vurulmuş şiirde beni kalbimden vurmuş çocukluğumun
acısnı çekip gitmeden hissetmiştim.o zamandan beri yaşam bizi bir araya
getirmemişti.Ziya Bey'in yaşamını okurken Galatasaray lisesinde Cahit
sıtkı ile okuduğunu öğrenince akşam yatmadan önce kendimi onlarla mektebin
bahçesinde kavak ağacının altında türlü meseleler üzerinde lakırdarken tahayyül
etmekten kendimi alamadım.ah bir de Orhan Veli olsa idi diye geçirdim içimden.
Kartpostalların fısıldadıkları sırf kartpotal sevgim yüzünden aldığım sahaflarda
bulunan kartpostallara hikayelerin anlatıldığı bir kitap fikir ilginç
Yolun gölgesi kitap kulubü için aldım. Göç ,mültecilik gibi
kavramlar hakkında bir uzun öykü.
Bir yazar nasıl okunur? John freeman'ın makale,deyimlerinin toplandığı
bir kitap. Okuma verimimi artırmak için böyle bir eser yararlı olur diye
düşündüm.
Sözcüklerdir bütün derdim spontane kısmından Ursula k.le guın hiç
okumadığım bir yazar. Fakat Murakami'nin koşmasaydım yazamazdım eserini
okuduktan sonra içimde bir merak oluştu.Herkes tarafından okunan yazarların
nasıl bir iç dünyaları düşünce odaları vardır diye. Bu kitap bana bunları vadetti. Yani en azından hislerim o yönde.
Blogtaki ilk ve sıradışı kitap alışverişi
yorumum bitti.
Amin
maalouf ölümcül kimlikler kitabında
''Dünya bir tornavidayla parçalarına
ayrılamayacak karmaşık bir düzenektir.'' der.
İnsanda öyle!
Ha
ben mi?
Ben
zaten hep öyleyim.

Ah ne güzel bir fotoğraf oldu. Çiçek öğretmenler gününden beri solmadı. Ne hoş ne hoş!