30 Nisan 2020 Perşembe

Merhaba çocuklar

Merhaba çocuklar ,merhaba cümleten
Diye başlar  Nazım  bir şiirinde.
 En son  Ezgi'nin meydan okumasına  katılıp  meydanı  başıboş  bırakmıştım.
Ben ne istediğini bilmeden  ordan oraya  uçan  bir kuşum zannımca.
Biraz saldım  kendimi.Pdfdrive sitesinden 10 'a yakın  kitap okudum sabah akşam  sonra  o psikolojiden dün  öğlen  çıktım.Biraz  yuvarlandım.Mektup arkadaşlarıma  mail attım. Telegram kitap gruplarına  falan baktım. Kitap sipariş  ettim.Ve şimdi de  dikiş  makinesi  almaya  karar verdim.2 yıldır  aklımdaydı  zaten.Bir fikir bu kadar uzun süre  teoride kalmamalı ama işte  yaşamın  döngüselliğini  kırmak  kendine zaman ayırmak  o kadar kolay değildi.Taaki bir küçük  minicik virus  yaşamımıza  girip ölümün  o kadar uzak olmadığını hatirlatana kadar. Bu konuyla ilgili okuduğum  bir yazida hem kitap okuyacak hem dikiş  dikecek diye baya şiirsel  bi 50 sene önce  yazılmış  satırlar  vardı.Zaten sıfır  atıkcı olmaya  karar vermiştim  bu yıl. 22 haziranda  doğum  günüm 22 me gireceğim .21 bitmeden yapabileceğim  şeyleri  düşünüyordum. En azından  dikiş  makinesi alırsam  bir kaç  zero waste fikri,yardım  kuruluşları  için  1 şeyler  dikebilirim. 

Ördeklerimiz iyiler biraz  büyüsünler  şöyle  bir foto çekeceğim:)
Fikirlerinizin  peşinden  gidecek cesareti olanlardan olmanız  temenimle..
Birde vazgeçmeyecek  irade.
Buda önemli  tabi.

22 Nisan 2020 Çarşamba

Gün batımı #7


Hangisini tercih edersin? Gün doğumu ya da gün batımı ? 
Cevap veriyorum günbatımı.
            27 günün sonunda evden ilk kez çıktık. Ramazan- şerif girmeden eksikleri almak ve çokca nefes almak için.Birde sokağa çıkma yasağı var 4 günlük.
Dönerken Orman yolunu kullandık.Biraz nefes aldık  gün batımını seyrettik.Orman her şeyden habersiz aynı güzelliğiyle duruyordu.
   Bu dönem durup,düşünmek yaşamımızın gidişatını beğenmek için muazzam bir seçenek gerçekten.
Bu aralar kitap okumaya kendimi verdim ve bu yüzden canım meydan okumaya günü gününe katılamayacağım için üzgünlüğümü belirtmek istiyorum.Okuduğum kitapların yorumlarını yazarım sizlere.
Ve gün batımını seven birinin akıntısını koyalım şuraya
günbatımı renklerinin yavaşça gölgelere gömülmesinden ve daha sonra yeraltından yükselen karanlığın ortaya çıkmasından, nihayetinde de kara medcezirin duvarları yutarak bizi kendi bilinmezliğine sürüklemesinden daha güzel bir manzara olamaz.
Stefan Zweig

20 Nisan 2020 Pazartesi

Elma dersem çık !


               
 Sen ne güzel bir kitapsın şu boğucu günlerimde can kurtaran simidi oldun.her satırını bile isteye seve seve okudum.
Ürünün pdf formu var internette.Bir göz atın derim.O kadar çok yeri not aldım ki.
Çizimler zaten çok iyiydi.Yazar bir reklam metini yazarı ve yıllarca bu sektörde çalışmış.günde milyon tane fikir bulmam gereken bir mesleğin olunca fikir atölyesinde eşsiz bir usta olmus.bi günde yaladım yuttum kitabı.
     Alıntılar:
Bir zamanlar, öğrencilerimi sınıfımızdaki bir duvarın önüne dizer ve onlardan kâğıttan uçaklar yapıp karşı duvara fırlatmalarını isterdim; yaklaşık altı buçuk metre uzağa. Her türlü uçak yapmayı denerler, ama o uzaklığa fırlatmayı bir türlü başaramazlardı. Sonunda derdim ki, “Tamam çocuklar, şimdi gözlerinizi dört açın da dünya kâğıt uçak fırlatma şampiyonunu iş başında izleyin bakalım.” Sonra da elime aldığım kâğıt parçasını buruşturup golf topu büyüklüğüne getirir ve olanca gücümle karşı duvara fırlatırdım .Tam isabet! Kim demiş kâğıt uçaklar ille de uçağa benzer diye?
                                     ****
Olmak, yapmaktır (To Be is to Do)
Rousseau
Yapmak, olmaktır (To Do is to Be)
Sartre
****
“Bilimsel devrimin düşünürlerinin en görkemli
yanları” diye yazıyor Arthur Koestler, “doğru
cevapları bulmaya değil, doğru soruları sormaya
yönelmeleri; daha önce başka kimsenin
görmediği yerdeki bir sorunu görmeleri; ‘nasıl’ın
yanına bir de ‘neden’i eklemeleridir.”
*****
“Her sorunun
cevabı ‘önceden vardır.’ İhtiyacımız olan, cevap
getirecek doğru soruları sormaktır.”
***

Eğer siz de çoğunluk gibiyseniz, bir sorunun
çözümüne yönelik düşünce akışınız çoğu kez
bilinçaltınızda yarattığınız, ama aslında var
olmayan bir takım kısıtlamalar, sınırlar, limitler
ve engeller yüzünden kesilir.
***
O anda, bir sorunla karşılaştığında çoğu
insanın, sadece tek bir doğru çözüm olduğunu
düşündüğünü, çünkü kendisine böyle öğretilmiş
olduğunu kavradım. Bütün okul yaşamları
boyunca, çok seçenekli ve doğru ya da yanlış
karşılıklı sorularla karşılaşıyorlardı ve tüm bu
soruların yalnızca bir tek doğru yanıtı oluyordu

Böyle işte sevgili olur.Kitap bazı yerlerde bildiğim şeyleri söylesede olumlu ve neşeli anlatımı bana iyi hissettirdi...
                    Kalın sağlıcakla...

Bana ilham veren şeyler

(Antalya oyuncak müzesi)
Son günlerde sana ilham veren ne okudun, izledin, gördün ya da dinledin? İster listele, ister tek tek anlat.
Bir arkadaşım şöyle demişti"kitap okumayı mı daha çok seversin yoksa yeni şeyler keşfetmeyi mi ?
Bende "kitap okuyarak yeni şeyler keşfetmeyi demiştim.
Bu aralar okuduğum bir kitap var o bana  fena ilham verdi.kitabın ismi Fikir Nasıl bulunur? 
Onunla ılgili bir post gireceğim ama o kitaptan çıkardığım liste şöyle
Bu harika listeyi sizle paylaşmaktan gurur duyarım.
Söylendiğine göre, André Gide, her ay hiç ilgi
duymadığı konularda en az bir kitap okurmuş.
Bunu hiç yaptınız mı? Yapın. En azından bir
kere.
Şimdi size bana ilham veren uygulamalardan bahsetmek istiyorum önce
1.Canva:türlü türlü grafik tasarımları var.Blog için davetiyeler,afişler,sunumlar için kullanabilirsiniz.
2.Slowly:dijital çağda mektuplaşmak ister misiniz?hemde bütün işler rajonuna göre.Oldukça saygılı insanların olduğu bu uygulamadan 5 farklı ülkeden 5 farklı arkadaşım oldu 
Kitap alamadığım için pdf okumaya başladım.Pdf drive sitesinden reklamsız indiriyorum.
Belgesel olarak 32.Gün Arşivini biliyormusunuz?ordan Demirkırat belgeselini izlemeye başladım.Türk Siyasi tarihini  anlamaya çalışıyorum.
*****
 Yarın işe giderken ya da ilk kahve molanızda,
kendinize bir not defteri alın. Öyle sıradan bir
şey olmasın. Ciltli bir defter alın, verimliliğinizi
artırma hevesi uyandıracak cinsten. Sonra, her
gün gördüğünüz bir şeyi yazmaya başlayın. Her
gün. Ne görmüş olduğunuzun hiç önemi yok;
sadece bir şey görün ve onu yazın. (Eğer
gördüğünüz şey hakkındaki düşüncelerinizi de
yazmak isterseniz, özgürsünüz. Ne de olsa
Thomas Wolf ve diğer bir çok yazar da aynı
şeyi istemiş ve yapmıştı.)
Defteriniz dolunca, oturup baştan sona
okuyun. Sonra yeni birini doldurmaya başlayın.
Sonra bir başkasını. Daha sonra başka bir
tanesini.
Yaşamınız boyunca bunu bırakmayın.


19 Nisan 2020 Pazar

Eser miktarda bunalma 4.& 5.gün


            Okuyucunun dikkatine!Bu yazı eser miktarda bunalmışlık içerir
Merhabalar sevgili okuyucum.
2 gündür meydan okumadım kendime neden ? zamanım mı yoktu?
Evde sular mı kesikti?
Ankaradan gelen gemi yolumumu kesti?neydi bana engel olan?
Açıkcası Sheldon Chooper'ı pek seven ben bahaneleri hiç sevmem bir şeyi yapmıyorsan yapmıyorsun.
                                   Gibi:)
 Evde antika var mı sorusuna ne çok severim antikayı eskiyi hikayesi olan şeyleri.Kendi evime çıkınca iskandinav tarzı mobilyaların arasına eskiciden aldığım objeleri minimalistce serpeceğim.Baştaki görsel dedemlerin albümünden dedem 21 yaşındayken motosiklet ve arkadaşlarla bir geziye çıkmış onun rotasını uygulamayı ne çok isterdim bu yaz.Fakat işte.
(Bu parkta üniversite sınavına giren arkadaşımı beklerken çimenlerin üzerinde uyumuştum rüyalarda kaybolmuştum Ezgi abla oda dahil mi kaybolmaya:)
Kaybolma hikayesine gelince.
Ben kendi içimde kaybolurum genelde.Birde bakmışım çıkmaz düşüncelerde,yabancı dönemeçlerdeyim.
Mekan algım yüksek.Sinirli ve yer algısı olmayan yol sormayan bir babanın kızı olunca elmahkum yer algın kuvvetleniyor.
Uçakta giderken bile yolu bellerim ben bulutlara bakıp hülyalara daldığım zamanlar hariç.
Okuldan Dönerken yol değiştirmeyi, farklı vasıtalara binmeyi severim.
Fakat gece yolculuklarında tam bir felaket.evimizi bile bulamam
Kapalı mekan algımda pek iyi değil.ilkokulda çöp atmaya kalktığımda yerimi bulamaz öğretmene giderdim.Hoca illalah edince oturduğum sıranın üzerindeki panoya ilkbahar mevsiminin resmini asmış vs benim sıram ilkbaharın altındaydı.hey hey sen git Antalya Denizli yolunu öğren,istanbul antalya hava koridorlarını belle çöp atıp sıranı bulama.
Neyse dostlar.
Kaybolalım yollarda
Ziyanı yok
Kendimizi kaybetmedikten sonra.
Nil Baba.
Iyi arabesk parça yada navigasyon reklamı olur
Ilgililere duyrulur.
******
Ilk fotoğraf makinesi deneyimlerim
Bakın belki gözünüz,gününüz renklenir
                       Özlediğim renkler

17 Nisan 2020 Cuma

Onu sarıya boya #3.gün

3.günden merhaba
Bugün hangi renk hissediyorum?
Bu soruyu okuyunca cevap bulmak zor olur diye düşünmüştüm.
Fakat sarı bugün o kadar çok karşıma çıktı ki.en önemlisi 5 tane nurtopu gibi ördeğimiz oldu.Anneannemin ördekleri uzunca zamandır yumurtluyordu ama kuluçkaya yatma zamani gelmemişti.Bu ay normalde yatması gereksede laydi ördek kendini anneliğe hazır hissetmiyormuş.Suda yüzme,lahana yeme işlerinde kariyer yapmak istiyormuş.Hem o neymiş öyle?bilmem kaç gün yat manikür pedikür yok.Tavuk nebahat böyle kuluçkaya yata şişmiş.Ne yapsın  anneannem ördek yumurtalarını alıp tavuğun altına koymuş.Ve işe yaramış.Laydi ördek "ne haliniz varsa görün"demiş ne yapalım Bir kaç gün annelik yapacağım onlara.

Sonra harrika bir limonata yapmış komşumuz.önce ekşidir içmeyeyim desemde karşımda kola reklâmlarındaki gibi içilince "doldurun be "dedim içelim.Sıkılmamış tüm narenciyelere!Yanına da cocopops ne iyi gider.
(Evde ne varsa artık)
Ne demiş bir limon diğer bir limona"sen sıkılmasan,ben sıkılmasam nasıl çıkar C vitaminleri ortaya"
 sarı rengine tanzim ve hürmet günü diye değiştirmek için gerekli yasa tasarılarına başlıyorum.
O zaman elimiz mahkum rengimiz sarı.
Sarı ile ilgili şiir
Gülleri sarı severim, toprağı ıslak. Türküleri yanık, şiirleri hoyrat. Havayı nemsiz çayı demsiz. Bir seni olduğun gibi, bir seni her şeye rağmen. Bir seni hala
. - Ümit Yaşar Oğuzcan 

Birde Aamir  khan'ın  onu sarıya boya diye filmi vardı.izleyemedim nasip olmadı bir türlü ama onu yeşile boya diye okul sıralarında çok çevreci hareketimiz vardır.
*****
Bazen ne kadar arasanda bulamazsın.bazende hiç aramazsın ama bir yerlerde karşına çıkacağından eminsindir.
Demişti bir arkadaşım bugünde böyle oldu 
ben rengimi aramadım o beni buldu.
Huzurlu umutlu günlerle..

16 Nisan 2020 Perşembe

Kendini arayanın evi neresidir?#2.gün




meydan okumamızın 2.gününden herkese kocaman Merhaba!
2.Şu sıralar evde en sevdiğin köşen neresi? Orayı özel kılan nedir?
peki bir düşünelim.en bilmem neli sorular beni hep afallatır.O yüzden dondurmam karışık olur.Çilekli severim kakaolu da.En mi ?Bilmem ki.Bilemem.Aslında bu cümlede en kelimesine gelmeden önce beni zorlayan başka bir kelime var."ev" kelimesi."insanın evi neresidir dostlar?
bir ekşi fiozofu tercüman olur duygularıma 
kültürel kodlara mı göre şekillenir "ev" duygusu, coğrafi kodlara göre mi, aidiyet yoksa ulus millet kodlarına göre mi? duygudaşlığı mı ağır basar evini seçmesi için yoksa alışkanlıkları mı? geçmişi mi yoksa bugünü müdür evi ev yapan şey?"
*cografi olarak evim Akdeniz'de.doğduğum ve büyüdüğüm şehirde.
*aidiyet olarak İstanbul'da.Ben istanbul'a en çokta Üsküdar'a aidim.Orda sevdiklerim ve yaşanmışlıklarım var.Orada koskocaman bir yaşamımın anlam kazanışı aldığım eğitim var.
Duygudaş olarak evim çok.
  *küçükken annem nergis toplayacağız ayağına köye götürürdü hep bir badem ağacına tırmanır manzaranın ve bademlerinin tadını çıkarır kendimi özgür hisserdim ilk evim orasıydı.
*minderlerle ördüğümüz,oyuncaklarla donattığımız,duvarlarını boyadığımız,radyodan masallar dinlediğimiz şimdi var olmayan-fakat anılarımda her daim var olan-bahçeli müstakil,şeftali ve dut ağaçlı,rengarenk çiçekli,üstü asmalı-üzüm bağına asma derler burlarda-o ev çoçukluğumun eviydi.
*okumayı ögrenince hiç sıkılmadan yürüdüğüm o kütüphanede benim evimdi.
*üniversitede evimizin penceresinden baktığımda bir dut ağacına nazır o pencere o manzara benim evimdi.
şimdi kitaplarım,defterlerim,bütün düşlerimi ve düşüncelerimi düşürdüğüm yatağımda benim evim.

şimdi anımsadım da bir dergide Hindistan'a giden bir gezgin şöyle diyordu "kendini arayanın evi o nereye giderse orasıdır."
yani sevgili okur bir kamlumbağa gibi ben nereye gidersem orası oluyor evim..
Bonus
Penceremize yuva yapan bu kuş sayesinde 
Sevdiğim bir ev daha oldu.

15 Nisan 2020 Çarşamba

ben kimim ki? #1.gün


 ilk meydan okuma yazım ile herkese merhaba
Çok sevdiğim uzaktan uzağa uzun zamandır takip ettiğim blogger Ezgi'nin  bloğunda gördüm.
Hiç bir şeye vaktim yok diye mızmızlanırken dakikalar dolusu saatle baş başa kaldığım için afallayan ben bir  silkeniş bir kendine gelişe vesile olması için yazma kararı aldım.Fakat o da ne?ilk soru çalışmadığım yerden çıktı.
Karantina döneminden önce neredeydin nasıl bir yaşam şeklin vardı, şimdi neredesin ne yapıyorsun, günlerini nasıl geçiriyorsun, neler değişti hayatında bu süreçte? 

99pixel sitesinde 52 haftalık bir fotoğraf programı vardı.İlk konu şuydu"kimsin sen?kadraja girmeden anlat kendini?" ilk haftanın konusu bana o kadar zor gelmişti ki asla ilerlemeyedim.Tek bir fotoğraf çekemedim.Zaten maymun iştahlı olan ben aman be bu da ne? deyip hiç oturamadığı sebat ettiğim işler makamının koltuğundan istifa etti.Ne bileyim ki? kimim ben ne isterim?
bir anı canlanır gözümde.Annemler 11 sene önce 10 lira vermişler gidin lokum alın demişler.yeni bir kuruyemişci açılmış siftah olur yardım olur yüzü güler adamın.tamam demişiz ilk bizim yüzümüz gülmüş. kuzenimle alıp paraları yola düşmüşüz.sonra vermişiz parayı almışız beyaz hindistan cevizli ortası fındıklı lokumu.Adam sevmiş bizi nakit para,hemen sipariş.Ayağımız alışsın,öve öve anlatalım tüm mahalleye kuru yemişci Sami'yi diye "hadi "demiş."bir kese şeker alın."Çok sevinmişiz şekeri alacağız diye.ama yolda yiyeceğiz annem izin vermez  çünkü. "zararlı"der. "hastalık" der.birazını kardeşlerimize ayrıcağız.sonra küçük kese kağıdına doldurmaya başlamış Sami. hangi şekerleri istediğini bir çırpıda söylemiş kuzenim.peki ya ben ?ben hangisini istiyorum?.küçücük kesede tadını bilmediğim o rengarenk şekerlerden hangisi olsun istiyorum?ben düşünmüşüm Kuru yemişci Sami beklemiş. Ben düşünmüşüm Sami beklemiş. Ben düşünmeye devam etmişim...Sami "eh be!" demiş sallamış küreği bir ondan bir bundan bir şundan.Bende bakakalmışım...
işte böyle ben kim kim miyim? Neler mi yaparım? Her şeye heves edip başlar,hiç bir işin sonunu getiremem.Merak edip tüm işleri ve hobileri umutsuzca ararım.Neyi aradığımı bilmeden.
galiba slvyıa plath'ın anlattığı incir ağacında bende incirlere bakakalmışım.
"Yaşamımın, öyküdeki yeşil incir ağacı gibi önümde dallanıp budaklandığını görüyordum.

Her dalın ucunda tombul, mor bir incir gibi eşsiz bir gelecek beni çağırıyor, göz kırpıyordu. İncirlerden biri, bir eş, mutlu bir yuva ve çocuklardı. Bir başkası, ünlü bir ozan, öteki parlak bir profesör, biri şaşırtıcı editör Ee Gee, öbürü Avrupa, Afrika ve Güney Amerika, biri Constantin, Socrates, Attila ve garip adları değişik meslekleri olan daha bir yığın aşık, bir başkasıysa Olimpiyat takım şampiyonu bir kadındı. Bu incirlerin üzerinde ve ötesinde, ne olduklarını pek çıkaramadığım bir sürü incir daha vardı.Kendimi dalların çatallandığı noktada otururken görüyordum. Ve incirlerden hangisini seçeceğime bir türlü karar veremediğim için açlıktan ölüyordum. Hepsini ayrı ayrı isityordum incirlerin ama birirni seçmek ötekilerin hepsini kaybetmek demekti. Ve ben orada karar veremeden otururken incirler buruşup kararmaya başlıyor ve birer birer toprağa, ayaklarımın dibine düşüyorlardı.”

10 Nisan 2020 Cuma

Albay Iran'ı Tanımaya ilk adım



Bir zamanlar yasaklanan kitaplar listesi yapıp okumaya merak saldığım bir dönemde aldım Albay'ı.
Yazar,şah'ın gizli polisi Savak tarafından tutuklandığında sorgucularına sormuş, "Ne suç işledim?" diye. "Hiçbir şey" yanıtını almış. Sorgulayanlar, "Ama tutukladığımız herkeste romanlarınızın kopyalarının olması, sizi devrimcilerin provokatörü yapıyor" demiş. O zamandan beri İran, bildiğiniz üzere, bir İslami devrim ve 30 yıllık teokratik yönetim tecrübe etti ve 71 yaşındaki Devletabadi de kitap yazmaya devam etti
Albay, sonbaharda İngiltere'de yayınlandığında, Independent gazetesinde çıkan eleştiride, "Çarpık gerçeklikle mahvolmuş bir toplumun güçlü bir portresi" diye nitelendi. Gazete, "İran ile çok uzaktan ilgili olsalar bile herkesin bu romanı okuma vakti gelmiştir" tavsiyesinde bulundu.
 "Romanı bitirdiğimde bir çekmecede sakladım" diyor Devletabadi, zira kara listeye alınmaktan ve bunun kafasındaki diğer projelere engel olmasından korkmuş.
lbay İngilizce ve Almanca basılırken, hâlâ Farsçada yasalara uygun bir basımı yok. "Evet, okuduğunuzda, kafanızda soru işaretleri yaratacak şeyler yazdım. Bunu devlete kafa tutmak için yapmadım. Aslına bakarsanız geçmiş, bugün ve gelecekteki rejimler için sistem dâhilinde çalışan yazarlar devlet için iyidir."
Kitabı okuyunca kalbiniz delicesine bir umutsuzluğa kapılmasa da İran'ın içinde bulunduğu çıkmaza düşüyorsunuz.kitabta iki Albay var.Birisi kahramanımız pörsümüş bir et yığını ve boğucu düşüncelerle dolu albay, diğeri ise üst benliğini temsil eden saygı duyduğu Iran’in halk kahramanı Albay Muhammed Taki.
5 çocuk ve her birerleri ayrı bir siyasi görüşün pençesinde can çekişiyor.Kimisi toprağın bir çoğu ise kanın,işkencenin zulümün tadına bakıyor.Tüm bu süreçte albayın dalgalanmalarında bizde boğuluyoruz.okumanızı tavsiye ederim.Komşumuz olan bu ülkenin iç durumunu ,neler yaşadıklarını bilmek eminim ki bize pek faydalı olacaktır.
Dipnot:çevirmen çok güzel notlar koymuş.Oldukca bilgilendirici.

****
Ama zaten söylediğimiz herhangi bir şey gerçekten gerekli mi ve tüm sözlerimiz mantık tartısında mı tartılmalı? Hayır, söylediğimiz pek çok şeyi endişelerimize set çekmek ve korkularımızın üstünü kapatmak için söylüyoruz, böylece zamanla birer alışkanlığa dönüşüyorlar.
******
"Bu ülke için fazla iyiydin, bu taşlı toprak için fazla soylu bir çiçektin."

6 Nisan 2020 Pazartesi

Muzlu aforizma

bir akdeniz şehrinde yaşayan küçük ben  için kişiliğimin getirdiği "sevdiğin şeyin böl parçala bırak"mantığı zaman zaman komik ve bir o kadar absürt olaylara yol açmıştı.
muz mevsimi başladığında deli gibi muz yediğimiz için annem buzdolabın üzerine koyardı.Çok kabız olmamız için.Fakat ben aklımın yeni yeni türlü hinliklere çalıştığı bir yaz bir sandalyeye uzanıp o muzları kaçırmaya başlamıştım.Hal böyle olunca kaçınılmaz kabızlık baş göstermiş.Ağrı sancı ve ilaçlarla dolu bir dönem başlamıştı.Ne kadar yediysem yada çoçuk aklımla ne kadar çok acı çektiysem artık bir daha muz yememeye ant içmiştim.Yaklaşık 10 yıl falan hiç muz yemedim son bir kaç yıldır yeni yeni ilişkimiz düzeldi.Ama hala bir soğukluk vardır.
diyeceğim şey şu aslında hiç sevmesem de istemesem de böyle bir huyum var bir şarkı mı sevdin dinle,dinle,dinle taaki bir daha duymak istemeyene kadar.
Bu huyumu eğitmek ve bana olan kötü etkilerinden kurtulmak için çabalıyorum.Son zamanlarda da deli gibi blog okuyup kitap okumayı sallamadığımı fark ettim.O yüzden blog girme işini hafta sonuna attım önce ki gibi.
zaten sosyal medya kullanmıyorum.Ama şu dönemde herkese psikolojik destek vermek adına durmadan mesaj yazmaktanda gına geldi.Bu wpden hal hatır etme işini mesajlara cevap verme işinide akşam yatmadan önceye bıraktım.Annem hep der çok önemliyse arasın :)
sonra her yıl yaptığım 21 bitmeden yapılcak 21 şey listemi yapmayı bırak yazmadım bile.
Doğum günüme 3 ay kaldı.Ev içinde yapabileceğim maddeler belirleyip yapmaya başlamalıyım
fakat güzel bir karar aldım
benim için büyük inasanlık için oldukça küçük bir adım atıp  uyku düzenimle ilgili bir değişiklik yapmaya karar verdim.Her sabah 5.30 ta kalkmak.Sabah vakitlerinde aşırı verimli bir insan olduğumuz bir kesin.Sabah 10 da kalktığımda o gün ip yumağı gibi karman çorman oluyor.Gecede pek verimli bir işle geçirmediğimi düşünürsem bu düzene alışırsam yaşamıma çok şey katacağı kesin.
.bu sabah direndim ne olursa olsun yatağıma gitmeyceğim dedim ve sonuç koltukta sızıp kaldım 8.20 de uyandım.Neyse ilk gün için yine iyiyidi.
Uyanık kalmak tek iş değil uyanıkken ne ypacaksın o da önemli bu yüzden şöyle bir plan yaptım.
  • aç o güzel gözlerini başla güne
  • demle yeşil çayını,hazırla detoks'unu
  • hadi biraz gevşe ,esne, spor yap
  • yapılacakları yaz
  • ingilizce,ispanyolca pratik yap
  • makele oku,beyin jimnastiği yap
  yapacaklarını yazma benim her zaman ölüp bitiğim bir olaydır.Uyanır uyanmaz o gün yapacaklarını yazmak cidden çok iyi geliyor.Büyük,küçük ne varsa döküp beynimi rahatlıyorum.Resmen beynim kusuyor ne var ne yok.Arkasında gelen o güzel rahatlama.şimdilik bende işler böyle.Birde yeni bir heves Mediumda hesap açmayı düşündüm.kullanan var mı  sormak istedim.
siz saat kaçta kalkarsınız?uyanınca neler yaparsınız? 

2 Nisan 2020 Perşembe

Sıkılınca iyi gider


Merhaba!
Kaktüsüm ve expolu kartpostalımla herkese merhaba!
Umut dolu bir kartpostaldır kendisi.3 çocuk farklı ırklarda tek bir ağaç kütüğünde gülümser bakana.
Geçtiğimiz dönemde oldukça medcezirli ruh halimden sonra artık kabullenme evresine girdim.Ve elimde bulunan bu zaman ve yeni yaşam düzenimde neler yapabilirim bakmaya başladım.Ama bu daha sakin ve bir parça huzurlu ruh halimi nasıl yakaladım anlatmak istiyorum
Youtubeda 1 kaç gün önce izlediğim video beni bu durumdan çıkmaya itekledi.
Video için Bakınız



(Bu güzel atasözü anımsayalım:)
O videodan çıkardığım maddeleri sizinle paylaşmak istiyorum.
Madde 1:Kontrol edebildiğin şeylerleri ve kontrol edemediğin şeyleri birbirinden ayır.
Gerekli  önemlerimizi almalıyız,  Sevdiklerimize elimizden yardımcı olmalıyız. Fakat bi  noktadan sonra kontrol edemediğimiz olaylarla  ilgili çok fazla endişelenmemeliyiz ve kendimizi haber akışı içerisinde kaybetmemeliyiz.
Madde2:Her güne temiz bir sayfayla başla
Mart ayından bu yana tüm bu yaşananlardan dolayı bir şey yapamamış olabilirsiniz.Ama unutmayın Her gün, yeniden başlamak için temiz bir sayfadır. Bu zamana kadar düzene sokamadınız diye bugününün kötü geçmesine de izin vermeyin.
Madde 3 :Her akşam yatmadan önce, sabah kalkar kalkmaz yapabileceğiniz küçük bir iş belirleyin
Bu herhangi bir şey olabilir.Odaları havalandırmak,bir kaç esneme hareketi yapmak. Tamamen size kalmış.Zevkleriniz ve alışkanlıklarımız doğrultusunda karar verin. Sabah kalktığınızda Hiç haberlere bakmadan ve dikkatini dağıtacak şeyler yapmadan kararınızı uygulayın.Bunu yaptığınızda günün ilk dakikasından itibaren kontrolün kendinizde olduğunu hissedeceksiniz ve dış kaynaklar gününüzün akışını şekillendirmemiş olacak. Böylece güne hep yüksek bir motivasyonla başlayacaksınız.
(Sevgili Joe'nin bu güzel kartpostalını koymasam olmaz)
Bu 3 madde özellikle beni rahatlattı ve istediğim şeylere yönelmemi sağladı.Siz bu zamanaları güzel değerlendirmek için,kötü ve tembel ruh durumdan kurtulmak için haydi bir şeyler yapın.

1 Nisan 2020 Çarşamba

Beni mutlu eden şeyler


Merhaba!
Metin Altıok'un sevdiğim bir şiiridir.Kanadı kırık bir akşam ve ordan bir bölüm
"Yarın farklıdır bugünden,

Adı değişir hiç olmazsa.

Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde
Basarak yosunlu taşlara.Sen bugünden yarına

Birazcık umut sakla.”

Sanki şimdi yazılmış gibi bu şiir öyle değil mi?
     Bu küçük mücellit seti sinek sekizden.Sevdiğim bir yayın evidir Dikiş teknikleri,ciltleme usulleri ve öğrendiklerimizi uygulayabileceğimiz malzemeler var
Bir arkadaşımın bookswap çerçevesinde bana gönderdiği seyyah Mehmet Genç'in yol hikayelerini anlattığı bir kitap.
 Diğer gezginlerden ayrılan en büyük özelliği gerçekten çok sıcak ve samimi birisi.Gittigi ülkelerde insanlara yardım etmeside cabası.Internet sitesi youtube kanalı var.Birdr kitabta anlattığı hikayeleri görmek için barkodda koymuşlar.Baski değilde bu şekilde yapılması çok hoşuma gitti.
'...Zenginlik parayla olmuyor. Mesela düşün... Buraya bir Hollywood yıldızı gelemez. Gelse de şu an bizim gibi sahildeki bu sohbeti yapamaz. Çünkü yanında korumaları vardır ve rahat değildir. Özel botla açılır,denize öyle girer. Buradaki sahilin tadını alamaz. Yani zengin olan onlar değil, bizleriz.''
Bu cümle bana marjinal fayda kanunu getirdi
Bknz:Bir önceki post'um

Ve bu güzel görüntü Antalya oyuncak müzesinden.küçükken kenarında aynı bunlar gibi yuvarlak içinde bebek olan bir ayakkabım vardı.Onu hatırlattı daha bi sevdim.
Ve buda akdeniz üniversitesi iletişim fakültesi kampüsünden.umarım okuyabilirsiniz.tebessüm etme garantili görsel😊
Evet şimdilik bu kadar.
Benden bu kadar 
Ne demiş metin eloğlu
“Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın

İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için

Madem ki bloggersın o halde yaz.Okuyucuna umut ol
Kalın sağlıcakla...