Bazı kusurlar bir insanın var oluşu için gereklidir.
Eski dostlarımızın bazı tuhaf özellikleri ortadan kalkmış olsa bu hoşumuza
gitmezdi.
Goethe
Pazartesi:
Bugün arkadaşlarla buluşup hayatı sorguladığımız bir
ritüel yaptık. Herkesin kafası karışık. Hepimiz yek diğerinin içindeki kaosa
pek de mütevazi olmayan bir katkı yapmaktan öte geçemedi.
Bir sinekle bir devlet adamı arasındaki benzerlik
nedir?” Sorusunun cevabı 19. Yüzyıldan hazırdır: “İkisini de gazeteyle
öldürebilirsin!”
Bu pasajı geçenlerde Murat Menteş'in kaosa mütevazi
bir katkı kitabında okuyup çok sevdim.
Dedem emekliye ayrılıp kendine uğraşlar ararken
bilgisayarcı dayımın dükkanında beklemeye karar vermişti. Hafta sonlar
bazen dedemin peşine takılırdım. O zaman ortaokulda olan ablamda gelir ve msn
girerdi. Bende merak ettiklerimi sorardım. Kurbağa mı yoksa çekirge mi
daha yükseğe zıplar? Türünden sorular yada heygirl dergisinin
internet sitesine girerdim. Neden sonra dedem tamam yeter bu
kadar derdi. Ablam ödevlerini yapardı bende masanın üzerinde ki
gazeteleri alır ve 'kimliğimi kaybettim hükümsüzdürden tutun vasıfsız eleman
aranıyora kadar bütün her şeyi okurdum. Dayım gazete bayinde ki yandaş,
muhalif ne kadar gazete varsa toplardı. Dedem çay ocağından bize salep
kendine koyuca bir çay alır ciddiyetle okurdu. Ağır ağır sayfaları çevirir
arada kaşlarını çatardı. Bazen sıkıntıdan bazen meraktan çokca
alışkanlıktan el çabukluğuyla her satırı okurdum. Sonra dedem eski
gazeteleri ayırır bir kısmını eve götürürdü. Gazete kağıdı bir zaman yoksulluk
görmüş bu insanlar için pek çok anlam ifade ederdi.
Pazar eklerini bazen hoşuma giderse alır kocaman
ciltli bordo defterime yapıştırırdım. Bu fotoğrafları o zaman adını bile
bilmediğim bir şey olan fanzine çevirirdim. Hikayeler, bilmeceler, kulaktan
duyma memleket meselelerine çocukça yorumlar.
Sonra işte haber vermekten ziyade belirli
bir ideoloji empoze etmek olan o kağıt müsveddelerinden uzaklaştım. Bazen bir
bayinin önünden geçerken elimi uzatıveresim gelir vazgeçerim.
Öyle yada böyle bir şekilde gazete kavramından
uzaklaştım hatta bir zamanlar hayalim olan gazeteciliği bile unuttum.
.
.
.
Çarşamba:
İnsan ne garip yahu. Yazasım var
okuyasım var. Yarın yakın arkadaşlarımdan birinin düğünden önce kız partisi
var. Gidesim yok yine kaplumbağalar gibi içime çekilip vadideki tüm karmaşayı
bir kenara bırakıp durasım var. Fakat biliyorum ki bir daha böyle bir araya
gelmek çok zor. Ama kız olmak ne zor şey ki! Şimdi yarın süslenip püslenip
gitmek gerek! Ne gerek var yahu biz aynı evde kalırken ne hallerimizi gördük
dedim. Olmaz aramızda sap gibi kalırsın dediler. Acilen
dolabımı elden geçirip kapsüle çevrimeli özel günlerde giyilecek kombinler
takılacak takılar paketlenmeli. Değilse sonum mahallenin önünde çocukken
çekildiğimiz o fotoğrafa döner. Bütün herkesin beni erkek sandığı. Altımda
kısa bir şort ve üstümde smokin şekilli tişörtün olduğu.
Gazete eşittir "Ya tarafsın ya bertaraf"
YanıtlaSilHepsi için geçerli bu
Bu ilginç bir anekdotmus not aldım.
SilEklediginiz alıntı ne hoş öyle, ben de beğendim. Gazete, haber, gazetecilik diye şeyler anlamını yitirdi artık.
YanıtlaSilBazı anlar dediğiniz gibi ele ne
düşmesi zor , benzerinin bir daha mümkün olup olmayacağı meçhul olabiliyor , o yüzden değerlendirmek en iyisi, koronayı göz ardı etmemek lazım ama :)
çıplak ayak evlenmiş biri olarak... :) ya aslında, bu dönemde düğün dernek yanlış olmaz mı? büyük risk bence.. Neden acaba nikahı yapıp düğünü yaza yapmazlar ki? Hele bir de ekstra bekarlığa veda partisi.. Aklım almadı, kusura bakma.
YanıtlaSilAma biraz da devlette suç var. Türkiye dışında her yerde yasak bu aktiviteler. Sadece nikah onda da sadece geline 2 kişi damada 2 kişi katılabiliyor. Bana çok doğru geliyor bu süreçte.
Bende yasak olması taraftarıyım. Nitekim dün katılmadım.
Silİnsan evlendiği zaman da bekar arkadaşlarını artık pek arayıp sormuyor uzaklaşıyor.. Çok arkadaşım evlendi, şuan çoğuyla iletişimimiz bile yok, gerçekten bende muazzam arkadaşlıklar biriktirmişim... :D
YanıtlaSilfotoğraftaki yer neresi yaa takılmayı çok sevdiğim bir yer var oraya benziyor :D
YanıtlaSilbu dönemde toplanmalar düğünler filan çok riskli dikkat et kendine. arkadaşlık konusu da derin mevzu üniversitede çok kalabalıktı çevrem sonra soğuk rüzgarlar girdi çoğu ile aramıza bazıları kendisi buz küpü olmayı seçti bazısı delirip kayboldu birkaçıyla hala görüşüyoruz bakalım hayat çok tuhaf :)
gazeteleri eskiden ailem okudukça ben de okurdum dediğin gibi en küçük ilana kadar merak ederdim kuponları takip ederdim filan şimdi öyle değil her şey elektronik ortamda artık :)
Manavgat ırmak kenari yürüyüş yolu. Bir cafenin saçağının altında yağmurun dinmesini beklerken çektim:)
SilDelirip kaybolan üniversite arkadaşları mı:))
aaa manavgat işte ben de niye bu kadar tanıdık diyorum hahah oralarda dolaşırım bazen :D mecazen yani delirdiler bence :D
SilÇocukken köye gittigimizde okuyacak kitabım biterdi. O zamanlar okumaya çok düşkündüm. Okumazsam ölürüm sanırdım. Okuyacak bir şey bulamayınca sokaklardaki çöp gazete parçalarını okurdum:) onu hatırladım. Bir de hey girl dergisini hatırladım:))
YanıtlaSilTam olarak beni tavir etmiş cümlelerin:) bende okumasam öleceğim sanırdım:))
Sildayının dükkanındaki anıların ne kadar güzel :)
YanıtlaSil