Radikal bir kararla koşullarından pekte memnun olmadığım işimde devam etmeye karar verdim. Kamusal körlüğün bir aydınlanma dönemine evrilmeye başladığını belirtmek isterim. Biz içimizde ışığı ve umudu taşıyan insanlar onu bir şekilde etrafımıza yayıyoruz. Aslında yurtdışına gidebilme imkanım doğmuşken nasıl oldu bu karardan vazgeçtim bilmiyorum. Doğrusu oranın kaçtığım değil vardığım yer olma fikri bana daha cazip geliyor.
Yetişkinlere bakıyorum. Ülkemin kaldırım taşlarını, işini iyi yapmayan toplumun her kademesine, umutsuzlukla boşvermiş onca insana bazen de kendime bakıyorum. Bizde ne eksik neden böyleyiz diyorum. Bizde ne yoksa çocuklara onu vermek için.
Ben bu karmaşanın keşmeşenin, türlü haksızlık ve akıl almazlıklarla dolu bu ülkede delicesine bir umutsuzluğa düşmeden ne yapabilirim. Neşe dolu türkülerle neyin üstesinden gelebilirim. Bir tesadüf sonucu Ece Temelkuran'ın Venezueladaki devrim hakkında yazdığı ''biz burada devrim yapıyoruz sinyorita'' kitabını okudum.
Kitap umutla yazılmış. Bizde bu ülke gibi devrim yapabiliriz bu yolumuza ışık olsun demiş Ece Hanım. Fakat Kitap yazıldıktan bir yıl sonra Chavez ölünce tabi işler sarpa sarpmış. Onca umut dolu gence ne oldu merak ediyorum. Kalbimin odalarından birini kitabın sayfaları arasında neşeyle gülümseyen o insanlara ayırdım. O oda ki her hatırladığım zaman içimi sızlatan şeylerin birleşkesi.Güzel bir haber kardeşim istediği bölümü ve iyi bir üniversiteyi kazandı. Kurumuza sevdiğim oldukça sosyal insanlar girdi. Kendimi eve kapatmaya karar verdiğimde kolumdan sürükleyip beni bir maceranın içine atabiliyorlar.