31 Ocak 2020 Cuma

Özel bir barış

hepimizin kendimizi bulduğu konular vardır.Bazımız yaşam acılarla dolu keyif alalım der,bazılarımız hayır acı hayatı anlatsın der.Bazıları tozpembe yalanları,gerçeklere tercih ederken bazıları nerem doğru ki diyen develere biner ve doğrunun peşine düşer.Benim sevdiğim renkler,okuduğum kitaplar sabit kalmazken bu aralar Epsilon yayınlarının alt bir markası olan Kafka yayınevinin 3 kitabını aldım.Kafka bizi boğucu bir dumanın içine atıp orda yaşamımızı düşünmemizi sağlayan bir yazardır nitekim.Bende kafesin biri olarak bir kuş aramaya çıktım.Özel bir Barış Sineklerin Tanrısına benzetilmiş.Bu yüzden beni okumaya sevk etti.Fakat ben daha çok Suç ve Ceza romanına benzettim.Kitab boyunca sizi takip eden bir pişmanlık duygusu var.konusu kısaca şöyle anlatıcımız Gene akademik başarıları olan fakat sportif faaliyetlerde zayıf,sisteme karşı gelmeyen,sistemin çizdiği çizgilerin dışına çıkmayan biri.Onun oda arkadaşı ve mecburi en yakın iki arkadaşı Finny ise sporun her dalında başarılı,dışa dönük,sistemin çizgilerinde flamenko oynayan biri.Devon Erkek lisesinde savaş yaşları gelene dek yaşadıkları anlar.Bazı karekterler vardır onlara hayranlık duyarsınız.Benim için Finny de öyle.Savaşa gitmenin yüce bir şey. sayıldığı okullarında bile o savaşa inanmaktansa kendi icat ettikleri özel bir barışı tercih  ediyorlar. “Bizim kendilerini işlerinden, yerlerinden etmemizi istemeyen şişman ihtiyarlar. Hepsini onlar uydurdu.”diyor.Ve bu uyduruk dedikleri savaş bir arkadaşlarının savaş yüzünden delirmesi ile bozuluyor.fakat yinede en son bölümde Gene savaşa gittiğinde bile savaşı kabullenmiyor “Hepsi, Phineas hariç hepsi, kendileri için sonsuz ağırlıkta bir bedel ödeyerek sınırın ötesinde gördüklerini sandıkları düşmana karşı birer Maginot Hattı oluşturuyorlardı, ama düşman asla o taraftan saldırmıyordu…tabii saldıracak olursa, tabii düşman oysa.”  insan soruyor kendine kalın tarih kitapları bitmeyen savaşlar,dökülen kanlar...peki düşman nerede?
en iyisi özel bir barış
icat etmek ülkende,mahallende ailende,en çokta kendi içinde kimselerin ulaşamayacağı yerlerde.icat etmeli ve gümüş kutularda saklamalı ara sıra parlatmalıyız.Bütün gökyüzünü aydınlatmayabilir ama bir parça umut bu karanlık dünyada size yol gösterir.

24 Ocak 2020 Cuma

bir kumkat dalı

Dedem,kırmızı süpürge ve sabit noktalar
lise zamanlarında bir dergi için hikayeler yazardım.O zaman fark etmiştim ki hikayelerimde bir dede,nine mutlaka oluyor.Bu konuda ailemin payı büyük tabiki.Küçükken bazı zamanlar anneannemlerde kalırdık.2 sokak ötede oturmasına rağmen onlara ziyeretlerimiz o kadar törensel olurdu ki.En güzel kıyafetler giyilmeli,saçlar taranmalı,bir kap kurabiye bir kalıp kek muhakka olmalı.Sonraları büyüsem ve çok yoğun dönemlerden geçsem de bu adeti hiç bozmadım.En az haftada 1 defa onları ziyaret ettim, uzaktaysam aradım.O 
zamanlar dedemler telefonuna jeton at diye bi 20lik sıkıştırırlardı muhakkak.Ve bu ritüel hiç bozulmadı.Bazen bir dilim karpuzu beğenip bundan anneannemlerde yesin diye götürürdüm bazen de kışın bir buket nergisi.Evrende herşey hareket halinde olsa da bazı sabit noktalarımız var.Her şey değişse de değişmeyen.İlk günkü güzelliği ile kalan.İşte  o apartmanların arasında bahçeli,kümeslinde ördekleri tavukları olan,harput ağacının gölgesinde gölgelenen o ev benim için öyle.
ve dün biz bir paket hamsiyi kapıp teyzemler,annemler yine dedemlere gittik.Hoş muhabett,iki kelam ettik.Sonra eski adet bozulmasın yaşlı ziyaretine mütekip kırmızı süpürge fişe takılsın dediler.Taktık süpürdük.Keçe halıları,ilmek ilmek dokunmuş yollukları..


anneannemim kullanmasam bile kalsın dediği çeyizlik tabaklarını sehpanın üstüne dizdik.Bir kalaycı buluverseydik kalaylatıverirdik.

işte böyle dostlar sabit noktalarımızı bulmalı ve onları yürek yörüngemizden asla çıkarmamalıyız.
   en azından insan kalabilmek için.
iyi ve mutlu biri olabilmek için

  ve bir kumkat dalı sallansın duvarda 
en güzel süs yeşil değil midir
doğada,oda da,insan da... 

23 Ocak 2020 Perşembe

rögar sanatı

 sen rögar kapağı mısın yoksa sanat falan!
bir ülke düşünün sokakları sanatla dolu.mutsuzken kafanızı akldırım taşlarına gömüp yürüsen birisi çıksa mutlu olursun.bu ülke Japonya.hatta bu iş iyice abrtılmış.Festivali bile var.Katılamayanlar için kitabı bile basılmış
Drainspotting: Japanese Manhole Covers adlı kitap Remo Camerota tarafından 2010 yılında hazırlanan bu kitap sayesinde, rögar kapağı sanatının ülke genelinde geçmişten günümüze pek çok örneğini görmek mümkün. Kapaklar ayrıca Instagram’da #japanesemanholecover etiketi altındaki paylaşımlardan da takip edilebilir.

22 Ocak 2020 Çarşamba

geçip giden zamanlarımı bir yerlerde bulsam

                                                                  
ağaç ev sohbetleri
eski mi yeni mi
ne güzel bir seri şu ağaç ev sohbetleri.Bir araya gelemeyecek bir çok kişini naif düşüncelerini okumak ne güzel.
ben tam bir nostalji aşığıyım hatta mahallemize bir ev yapılsa,bir küçük değişiklik olsa ben hep eskisini özlerdim.Sevmediğim bir şey bile değişse eski halini ararım.Migrosta eski ürünlerin günlerinde  heyecandan yerimde duramam.Sahaflara,eskicilere,antikacılara aşığım.Bir eşyanın daha önce kullanılmış olması benim için onu kıymetli kılar.Bit pazarlarına gitmek aldığım objelere hikayeler uydurmak en bi sevdiğimdir.Ot dergisinde bir seri var 'sebya'.Eski fotograflara hikayeler uyduruyorlar.eskiden nostalji bir hastalık olarak kabul görüyormuş.BAKINIZ bu konuda ted ed'in harika videosutık tık
yinede herşeyin ortası güzeldir.bir yandan eski albümlerde tenis oynayıp ödül aldığımız o fotograflara bakarken bir sonraki yarışmalara ne zaman olacak bakabiliriz.Annemizim porselen pembe çiçekli tabaklarında yediğimiz elmalı turtaları anımsarken fırına bir turta atabiliriz.
bence yaşam  bir pencereden sokaktan geçip giden mazimizi tebessümle seyredip ,koltukta oturan şimdiye bir bardak limonata ikram edip,az sonra gelecek yarına bir dilim turta kesmektir.