Gökte bulutlar kafamda vizeler aklımda online eğitimler.
Bu ara bana bir şey oldu instagramda sürekli canlı yayın izlemek istiyorum. Aslında hiç sosyal medya alışkanlığım yoktur. Sırf ögrencilerime oyun bakmak için açmıştım instagramı. Ha birde twitter var.Onu da geçen haftaki okulöncesi twitter savaşlarında ön cephelerde yer almak için açmıştım.Aslında hala twitterda direniş sürüyor ama okul açıldı ve yapmam gereken şeyler olduğu için cepheyi terk ettim.
Ne diyordum instagram canlı yayınları. Bu aralar yazarların canlı yayınları arttı o yüzden de olabilir fakat gerçek şu ki canlı yayında entektüel camiayı izleyince kendimi aktif hissediyorum.
Mutlu anlar koleksiyoncusunun bugün yazdığı yazıyla
bloga kendi çektiğim fotoğrafları koymak için kollarımı sıvadım.Kameramı
aldığımda bir hevesle çektiğim ne varsa topladım.Ama bu beni yıprattı.Neden mi?
Eski fotograflarda kendimi gördüm.Hani önceki yazımda demiştim ya.Bir gün
sokakta çocukluğunla karşılaşırsın gençlik hayallerinle.Bende o fotoğrafta ne
düşündüğümü şimdi neler yaptığımı görünce bir kötü oldum.O fotograflarda hayatının
her anından zevk alan,gözleri parlayan o kızı gördüm.
Geçenlerde Bacon'un denemelerini okurken çok güzel bir
söz geçti.Mutluluğun sağladığı iyi şeyler özlenmeye değer ama mutsuzluğun
sağladığı iyi şeylerse övülmeye. Evet mutsuzum eve istemediğim bir işte
çalışıyorum vee bir yıl boyunca istifamı veremem.Ama yine de yaşamıma bir şeyler
katabilirim bu süreçte.Muhakkak bu küçük ve önemsiz yaşamımdaki sorunlar beni
ciddi anlamda üzüyor.Bu stres halinden nefret ediyorum.Aklıma huzur romanında
geçen bir cümle geliyor '"Elbisem çok eski
olsun... Fakat bahçemde en iyi güller yetişsin'
Yani ben ne çok para ne macera
isitiyorum.İstediğim çiçek dolu bir bahçe ve kitap dolu bir
kütüphane.Bu söz monetindi galiba emin olamadım .Çiçek deyince aklıma o
geldi.Ama ben çiçeklerden ziyade yeşil bitkileri daha çok severim. Çünkü çiçeklerin açmasını beklemeyi,döküldüklerinde üzülmeyi sevmem.
Masamda velimin öğretmenler gününde
aldığı çiçekler. Siz ilk öğretmenisiz ve bizim için çok değerlisiniz
dediler. Müdire ''iyisin ve seni en büyük yaşta göreceğim inşallah'' dedi. İnşallah
dedim.O bilmiyordu inde şek ve şüphe vardır. Kesinlik belirtmez "Allah dilerse
olur" anlamına gelir. Anneannem hep derdi inşallah değil biiznillah deyin diye.Öğretmenlik kut
Kapatalım bu konuyu çünkü bu liste uzar gider.
Bu arada Jule Payot irade terbiyesi kitabında benim gibi bir oraya bir buraya konup hiç bir alanda uzmanlaşmayanları kınıyor.Neyse ki tarihte başarılı olan emsallerim çok.Bakınız Hezarfen Ahmet Çelebi.Hezar farsça bir ek ve bin demek fende ilim. Bir çok dalda araştırmalar yaptığı için halk ona böyle demiş.Yahut Da Vinci , bu düşüncemin temsilcilerinden.Tabi ben bu mertebede olamasamda sürekli iş değiştiren ipe sapa gelmez, bir baltaya sap olmaz bir tip değilim.
Tamam şimdi bu konu kapandı.Devam edelim.
Bu arada anneannemin annesi geçen hafta vefat etti. aAneannem kendine gelemedi ve küçük bir kız çocuğu gibi sessiz sessiz ağladı. Cemal süreyya'nın dizeleri döndü durdu beynimde. ''Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum''
Sonra vivensede uzun zamandır takip
ettiğim bir çalışma masası vardı.İndirime girmiş tamam alayım dedim abim
araya girdi ben sana yaparım diye erkekliği tuttu.Sonra depoya indi.Tahta
buldu,bacak kesti.Ortaya iş gören istediğim tarzda fakat bohemlikten uzak
kasabalarda muhtarlıklarda bulacağımız türden bir şey çıktı.Çok uğraştı
kırılmasın diye kullanıyorum.Askere gidene kadar 25 gün sonraya kadar
yani umarım bu masayı benimseyip sevmem.sol beynim ağır basar ve istediğim
masayı alırım diyecektim ama belkide sol beynim finansal açıdan düşünüp
bunun daha mantıklı olduğuna karar verebilir.
Ama genelde bemde ne sağ
ne sol ikisine de pek iş düşmez. neden çünkü çalışmam gereken sınavlar
hazırlamam gereken evraklar varken ben burada bunları pekala gönül rahatlığı
ile yazabiliyorum.
Bir türlü kitap siparişi
veremedim tavsiye ettiğiniz bir site var mı? Keşke şehrimde bir sahaf
olsa.fakat yok turistik bir yer ve kahve kitap evleri var.
Benim sepya fotoğraflara bakıp
hayallere dalacağım,tozunu içine çekip hapşıracağım,saman kağıtlarına
dokunamayıp uzaktan seveceğim,sahipleri ile hoş sohbet
edeceğim sahaflara ihtiyacım var.
Şimdilik bu kadar.
Kalın sahafla.
Okurken tatlı tatlı gülümsediğimi, sonra yazının içtenliğine, inceden mizahına ama en önemlisi hayatın -ne olursa olsun- tadındaki farkındalığa bayıldım. Bir ara şöyle düşünmeye başladım; bu anlatım gazetelerin güzelki zamanlarında, pazar ilavelerinde çıkan, sevdiğim yazarların pazar yazıları tadını verdi bana... kahveme keyif kattın, yolu açık hissi veren gençlik tadı vardı yazıda. Ülkemi sevdim:)
YanıtlaSilTavsiye: Ben kitaplarımı Eganba'dan almaya başladıktan sonra ondan vazgeçemedim ve hiç sorun yaşatmadılar bana, bir bak istersen.
tavsiye için teşekkür ederim.güzel yorumunuz beni tatlı tatlı gülümsetti bir aralar gazetelerde ki o ekleri okumaya sarmıştımbi 10 yıl öncesi 12 yaşlarımdayken herhalde dediğiniz zamanlar olsa gerek.keşke sakladığım küpürleri muhafaza edebilseydim diye hep hayıflandım bu yıl yine alıp gazeteleri okumaya başladım ama yandaşlık vs gibi durumlar itici geldi ve gazete okumayı bıraktım
SilYapılacak şeyler diz boyuyken onlara değil de başka şeylere ilgi göstermek oldukça rahatsız edici bir ruh ve kafa hâli. İyi bilirim, ama hiç de iyi değildir. Sürekli yenilenirken dilerim birikmez. Zira biriken yapılacak şeyler, zamanla "yapılamayan" ve hatta "yaptırmayan" şeylere dönüşüyor.
YanıtlaSilIrmak gibi bir yazı; hem akışkan hem seyyah. Hüzünlü noktaları olsa da onları kenarda tutarak yine her zamanki gibi bitireyim. Neşeli sevgilerle :)
yorum için teşekkür ederim çünkü zaten aklımda olan bir zamandır yığılmış bir takım işler yumağını bugün çözdüm bitti mi elbette hayır ama en azından beynim hafifledi.eyv.
SilBu arada adımı andığın kısma hiç değinmemişim, onun için de bir şey diyeyim :) Bulutlar ne güzel; bulutları çeşitli şekillere benzetme de herhalde "buluttan öte" kısmı oluyor :) Geçmiş zaman fotoğraflarının dediğin gibi bir etkisi var, ama yine de değerli. Yaşam hâlâ devam ediyorken bu bile gözlerin parlaması için büyük bir neden bence :)
Silumarım umarım hepimiz hayal ettiğimiz o yaşama sahip oluruz
YanıtlaSiltatliş yazı. daldan dala atlamak bizim kültürümüzde var, avrupa amerikada böyle bir kültür yok :) orlarda uzmanlaşma var ve çok çalıştıkları için daldan dala atlamaya zamanları olmuyor :)
YanıtlaSilÇok güzel yazıydı,. Hep böyle yazsan da okusam:) olumsuz şeyler, küçük can sıkıntıları var ama öyle anlatıyorsun ki masal gibi, mutlu ediyor insanı:))
YanıtlaSil