Mustafa Kutlu
Zaman denilen devridaim makinesi ,rengarenk bir dönme dolap
gibi .allı pullu ışıklarını etrafına saçarak deveran ediyor yukarı aşağı yukarı
aşağı.
Çocukları büyütüp,büyükleri küçülterek durmadan hareket ediyor. O makinenin içinde
bizler bazen her şeyin farkıdaymışcasına, bazense her şeyden habersizcesine yaşamaya devam ediyoruz.
Çocukluğumuzun arka bahçesinde yaşamın türlü güzelliklerini
yaşayıp sonrasında birer yetişkin oluyoruz. Sorumlulukları ve ödevleri olan
yetişkinler. Sabah kalkıp gitmesi gereken bir işi olan,ay başında gelecek maaşı
bekleyen yetişkinler. Çoğu zaman bu
rengarenk dönme dolabın metal kısımlarına bakakalıp ne gökte ki mavilikten ne
de arzdaki yeşillikten haberdar oluyoruz. Şu okul bi bitsin,şu terfi bi gelsin diyoruz.
dönme dolap dönmeye
devam ediyor. Yukarı,aşağı,yukarı aşağı.
Neden sonra ansızın bir öğleden sonra bir sokak ortasında
çocukluğuyla yahut gençlik hayalleriyle karşılaşmışçasına donup kalıyoruz. Ben kimdim
ve burada ne yapıyorum bile demeye vakit kalmadan çoktan yüzlerinde çizgiler saçlarında
aklar olan, sahaflarda unutulmuş sepya fotoğraflarda
ki o insanlardan oluyoruz.
Dönme dolap rengarenk ışıklarını saçarak dönmeye devam
ediyor. Yukarı aşağı ,yukarı aşağı.
Çok zaman geçirmedim lunaparkta, ama yine de insan yaşamına en yakın oyuncağın dönme dolap olduğunu söyleyebilirim sanırım. Bir dakika, hangi insanın yaşamından söz ediyorum? Birbirini tekrarlayan, benzer özellikler gösteren, yakın yaşayışları olan, belki de ""türleşen" insan... (İnsan zaten bir tür müydü? Canlıların nasıl sınıflandırıldıklarını hatırlamıyorum, önemli değil.) Dönme dolap da öyle; zaman içinde bulunduğun yükseklik ve bakış açın değişse de aynı yerde, aynı hızda ve aynı ritimde, periyodik olarak aynı şeyleri yapıyorsun. Dönme dolaba bir kez bindiğimi hatırlıyorum, belki birkaç kere daha olmuştur, ama sadece bu seferi bir hatıraya dönüşmüştü. O deneyimin neden hoşuma gittiğini düşünüyorum... Dönme dolabın kendiyle bir alakası yok; aracı olduğu şehir manzarasından ötürü sevmiştim. Kendi tekdüzeydi, ama ilişkili olduğu gerçekleri tekdüzelikten kurtarabilecek güçteydi. Zaman da böyle galiba. Mesele "yaşamakta", yoksa hayat zaten geçiyor. Düşündüren yazıları okuyunca mutlu oluyorum :) Neşeli sevgilerle :)
YanıtlaSilbende insan yaşamına en çok benzeyen oyuncağın dönme dolap olduğunu düşünüyorum.
Silah çok güzel bu zaten kötü yazın hiç yok :) dönme dolaap güzel buluş :) dönüp durup aynı yerlere geliyor olabiliriz dönem dönem :)
YanıtlaSilcanım deepp;)
Silyaşam öyle değil mi verve'nin ''Cause it's a bittersweet symphony this life'' sözü gibi
YanıtlaSilbu yazını son yazıma koyduum :)
YanıtlaSilyaaaaaayyyy
SilDön dolaş sonra kürkçü dükkanı der annem... Dünya= dönme dolap. Cazibesiyle içine çekip döndürüp duruyor, sonra süren bitince duruveriyor. Kaleminize sağlık,çok güzel bir yazıydı...
YanıtlaSilteşekkkürlerr
SilHem hüzünlü bir gerçek hem de çok güzel bir benzetme olmuş:) Düşüncene sağlıkk:)
YanıtlaSilteşekkür ederim
SilDönme dolap ilginç bir benzetme. Bir alçalıyor, bir yükseliyoruz. Belki de bir turu bir ömür:)
YanıtlaSil