Annemin eski çay kutularında biriktirdiği düğmeleri vardı. renk renk düğmeler. ne zaman evde yapacak bi şey bulamayıp sıkılsam dökerdim onları. ne garip şimdilerde ne zaman sıkılsam oturup bi şeyler yazacak olsam çocukluğuma gidiyor aklım. ufak tefek önemsiz şeyler üzerinden geçen zamanla bir nostalji tozunun altında kalıyor. altın tozu sanki o. baktıkça daha da hoş geliyor gözüne.
ne garip çoçukluğumuzda yaşadığımız onca anı arasında neden bazılarını seçip hiç unutmayız. böyle çok normal gözüken zamanları bize hatırlatan o anı özel kılan ne ki. hatırlayabildiğim en eski anıyı düşündüğümde ilk gördüğün-hatırlayabildiğim demek daha doğru- rüya var. Anneme gidiyorum. doktor bir tilki gördüm. ağaçlar vardı diyorum. o da o gördüğün şey rüya. uyuyunca görürsün diyor. rüya ne demek öğreniyorum.
annemler televizyonda bir film izliyor. bana sen git yat bu korkunç diyorlar gidermiş gibi yapıyorum. kapıdan gizlice bakıyorum. beyaz saçlı korkunç bir kadın çığlık atıyor. korkuyorum.
annem namaz kılıyor. dışardan bir köpek geçiyor. minik mıknatıslar var. birini ağzıma atıyorum. dişlerim arasında çeviriyorum. acaba ses de yutulur mu diyorum. bu ses benim içime girer mi sesin bir tadı var mı. annem bu sesi duyuyor mu. annem selam verip gelip ağzımdan çıkartıyor.
ablam abim okula başlıyor bende başlıyorum annem odamıza çalışma masası yaptırıyor. uzun duvara monte bir masa. artık hayatım düzeldi diye düşünüyorum.
aynı odanın duvarında bir raf var. üzerinde bir radyo. adile naşit tatlı sesi ile öykü anlatıyor. onu dinliyorum.
annem evde yok. evde kim var bilmiyorum. elbiseler yatağın üstünde katlanmayı bekliyor. uyanıyorum etrafımda elbiseler. onlara sarılıyorum. kendilerini yalnız hissederler diye üzülüyorum.
hatırladığım en eski anı ne diye konuşuyor büyükler. evin damındayız. bende kafamı sarkıtıp uçuşan çiçekli eteğime bakıyorum. benim anım bu olabilir mi. düşünüyorum düşünüyorum daha eskisini bulamıyorum.
blade runner diye bir film vardı. anıların gerçek olmadığı. onları gerçek sandığın insan mı robot musun bilemediğin. bir anıyı hatırladığımız da onu yaşadığımız zamanı değil onu en son hatırladığımız anı anımsarmışız. ne garip. bir olayı bir grup insan farklı anımsayabiliyor. anılar güzel. ama artık hükmü geçmiş eski paralar gibi. anlar daha kıymetli bunu hatırlatmam gerek kendime.