25 Şubat 2025 Salı

Bcp Şubat / Yalnız Gezerin Hayalleri

 


Bcp Şubat tabi ki sevgililer gününe denk geldiği aşk temasını da işleyecekti. Lakin ömrümün tüm şubatları gibi bu şubatta yalnız geçti. Bende yalnızlık konusunu önerdim. Sonra gruba girip yalnızlıkla ilgili ilk kitabı indirdim. Tam isabet etmişim. Rousseau ne yaşamış bilmiyorum ama acayip yalnızlaşmış. Kitapta sürekli birilerine gönderme vardı. Yani bazı yerlerde zoraki bir yalnızlık anıları gibi geldi. Ama yalnızlıktan zevk almayı öğrenmiş kendisi. 
Ben çocukken bile gizli yerim vardı. Gider orada tek başıma oynardım. Çocuklar ip atlarken bazen, evin arkasına gider kilden kardan adam ailesi yapardım. Hatırlıyorum beni gezmeye götürmeyin anneanneme bırakın dediğimi. Aşırı sosyal iş ortamı da yoruyor beni. 

İnsanlardan kaçıyor, yalnızlık arıyor, artık hayal gücümü kullanmıyor, daha az düşünüyor olsam da, bezgin ve hüzün verici bir duygusuzluktan beni uzak tutan canlı bir yaratılışta olduğum için hemen beni çevreleyen her şeyle ilgilenmeye başladım, güçlü ve doğal bir içgüdüyle en çok hoşuma giden konuları yeğledim.

gerçek mutluluğun kaynağının içimizde olduğunu, mutlu olmayı bilen birini mutsuz etmenin kimsenin harcı olmadığını öğrendim.

Teselliyi, umudu ve huzuru yalnızca kendi içimde bulduğum için, ömrümün geri kalan kısmında mademki yalnızım, ne kendimden başka bir şeyle meşgul olmalıyım ne de bunu istiyorum

Dünyaya yabancı bir gezegenden düşmüş gibiyim. Çevremde yalnızca yüreğime acı veren, onu paralayan şeyler görüyorum. Beni çevreleyen şeylere, onlarda beni kızdıran, içimi bulandıran bir şeyler bulmaksızın göz atamıyorum

Artık onlardan gelen iyilik de, kötülük de benim için bir ve ne yaparlarsa yapsınlar çağdaşlarım benim için bir anlam taşımayacaklar.

Tehdit benim için darbenin kendisinden daha korkunçtur. Tehditler bir kere gerçekleştiler mi, hayal gücüne ilişkin yanlarından sıyrılarak gerçek değerlerine indirgenir.

İnsanları, kendilerine rağmen sevebilirdim

İşte artık yeryüzünde yapayalnızım; ne kardeşim ne yakınını ne dostum ne arkadaşım ne de ahbabım var; tek başımayım.

23 Şubat 2025 Pazar

havası kaçmış balon



Düşümde düş gördüğümü gördüm. Ve ansızın düş değildi artık.

 Eskişehir helvası almış kardeşim. Çok şekerli geldi bana. Sert bir kahveyle yenilebilir pekala. Tatili bitti. Okula döndü artık. 

Bahar geliyor hepten. Çiçekler fışkırıyor dallarından. Aile dostu bir  teyzenin yanına gittik. -1 gördüm ilk defa. Ama görseniz çiçekler soğuk umurlarında bile değil.

Melisa Kesmez'in yeni kitabı çıkmış alıp okumak istiyorum hemen. 

Artık iyiden iyiye bıraktık Türk kahvesini. Osmanlı kahvesi var. Daha yumuşak kremamsı bir tadı var.

Bu hafta derslerim çok iyi geçti. Öncesinde notlar hazırladım. Olabildiğince basite indirgedim konuları. Şiir yazdım ama beğenmedim. Çok düz yazıyorum. Dizesiz uyaksız öyle seviyorum diye.

                                           

Yakın ilişkileri çokta yakından takip etmiyorum ama. Bir podcast programı. Genelde psikoloji üzerine konuşmalar oluyor. Bu bölümünde öykü vardı.  Öykü tam yaşadığım alengirli ilişkiye ışık tutmuş. Modernliğimiz yüzünden mi yoksa çağ mı karakterleri yozlaştırdı bilmiyorum.


                               

Sosyal medyada gezerken sonu ters köşe denilen bir film izledim. Keşke ters köşe olduğunu bilmeden izleseydim. Başından sonu belliydi. Film boyu heyecan hissetmedim o yüzden. Bu alıntı çok doğru. Zihin süpürgeleri var. Biz kaldıramayız diye arada sırada tozları uçuştura uçuştura ortalığı temizliyorlar.

                                         

Tülay Gök'ün youtube kanalından katıl aldım. Bir videosunda böyle bir anekdot vardı. Birileri de yazmış yoruma. Alıntılamak istedim. 

Bu hafta başladığım yarım kaldığım bir sürü kitap olmasına rağmen başka bir kitaba başladım. Kitap saçlarımdan tuttu. Beni peşine taktı. 2 günde bitirdim. Benim sevdiğim konu. Ya öyle olmasa şöyle olsa. Ya böyle olsalı alternatif yaşam temalı. Bilim kurgu değil salt yaşam. Çok da alıntı not aldım.

                                                    

-Şimdi mutlu olduğum günleri de elimden almak istiyorsun. -Şu an yitirdiğini sandığın kadar çok şeye sahip olmadığını söylemek istiyorum sadece.

Bu hafta geçen haftaki gibi güzel geçti. Kendimi işe verdim. İşten arta kalan zamanlarda canım ne istiyorsa onu yaptım. Arkadaşlarımla buluştum, güzel yemekler yedim; ağladım, güldüm. Bir sokaktan geçip, bi şey görünce zihnimde beliriyor hemen. Sonra geçiyor. Bizden olmazdı, olmadı diyorum. 

                                        

Haritalarda bir şelale gördük. Yorumlarda yazın kuruyor. Anca baharda akıyor yazıyordu. Y. yine de buralara gelmişken gidelim dedi. Ben o kadar yol gitmeye gerek yok dedim. Muhtemelen kuru dedim. Gittik ama. Ortada şelale yoktu. Aşınmış kocaman bir kayalık vardı. Kaç km yol gitmiştik. Geçen annemler dönerken bir anda karşımıza bu küçük şelalecik çıktı. Çok garip hayat çok. koş, uğraş ama yakalayama. Umursama, yoluna devam et ama karşına çıksın. Bilmiyorum o kadar garip hissettim ki.

Bu hafta Ramazan ayından önceki son hafta. İş yoğunluğu istediğim gibi. Hatta bir atölye çalışması düzenleyebilirim. Bana bağlı. Zihnen istemiyorum ama yine de materyallerimi hazırladım. İstediğim bir miktar alırsam neden olmasın? Bilmiyorum. Bir yerimde delik olmuş da gitgide hava kaybeden ama uçmaya devam eden bir balon gibiyim. Hareketimin sebebi rüzgar. Değilse için boş bomboş.

16 Şubat 2025 Pazar

Hafta Özeti

 


Zamanın birinde Anadolu'da geçimini faytonculuk yaparak sağlayan bir adam varmış. Bir gün faytonun yanında müşteri beklerken 200 kiloluk birisi yanına gelir ve uzak bir kasabaya gitmesi gerektiğini, kendisini götürüp götüremeyeceğini sorar. Faytoncu cevap verir: Seni götürürüm ancak faytona binerken atın önünden geçme. Çünkü at taşıdığı ağırlığı görürse faytonu çekemez:' Pek çok insan ruhunda ne kadar yük taşıdığını bir ömür görmez.
-Ruhun inşası

Berbat bir haftaydı. Gerçi düşünce o kadar da kötü değilmiş ama. Şu anki öfkemden öyle geliyor herhalde. Abim iş değiştirdi. Umarım işi madden manen onun için iyi olur. Pazartesi başlayacak yeni işine. Hem de bizim ailenin vebası -bir işte sabit kalamamayı- atlatır umarım. O bırakınca işi anneme destek olma işi bana ve babama kalacak. Ben zaten yoğun çalışmıyorum bu sıra. O yüzden zamanımı da dolduracak bir şey olduğu için rahatça giderim yanına. Annem  Akşam yemeği dışarda yer kendimizi yormayız vs. dedi. O da artık eskisi tutumlu takılmıyor artık. Yığsa da eriyecek farkında. Babam orada burada takılıyor. Neyse yaşadığım olaylarda yıllardır eksik yaptığı babalığı telafi etti. Tüm süreçte arkamda durdu bana destek oldu. O yüzden onun sorumsuzlukları batmıyor gözüme. Ama umarım yakın zamanda dükkana alıcı bulunur devredilir. Değilse benim yaza yaptığım planlar bozulur. Gerçi tam da bir planımı yok. Onun için endişelenmiyorum da. Yılı 4 çeyreğe böldüm. Şu anda birinci çeyrek planlarımı yapıyorum ki toplamda 4 alan. Biri hariç hedeflerim oldukça iyi gidiyor.

(ayıla bayıla okuduğum kitap)

Ayrılık zihnime şu yönden yaradı. Oldukça güzel bir şekilde kitap okumaya ve yazmaya başladım. Yazdığım alanım üzerindeki bir yazıyı orta çeyrekte bir dergiye gönderdim. Bakalım netice ne olur. Bu arada okuduğum kitap  rüyaları yorumlama hakkında bakışımı yeniden inşa etti. Tam bu esnada rüya yorumu yapan yapay zeka sitesi keşfettim. Site için tık Görülen rüyanın bilinç altında yatan temelini açıklıyor kendi çapında.

Onun dışında Beyran çorbası yaptım bu hafta. annemler beğendiler. Orijinali değil tabi ki ev tipi bir çorba. Ama silip süpürdüler mutlu oldum. Nedense yemek yapabilme yetimi kaybettiğimi düşünmüştüm.

14 şubat lanetim beni yalnız bırakmadı bu senede. Her 14 şubatı ayrılmış bir şekilde geçirdim. Çok komik bir durum gerçekten. Ne diyebilirim. Bu günler hep kapitalist rejimin oyunu. Kardeşim izindeyken günü birlik işlere gitti. Sevgilisine bir günlük maaşı tutarında çiçek buketi almış. Abimde benim gibi yalnız girdi. Neyse iş dünyamızda çiçekler açıyor bu daha iyi.

Ameliyat yüzünden sırt ağrılarım oldu. Kontrole de gitmedim daha. 

Kafamda evi bölümlere böldüm. Tamir dolabını boşaltıp düzenledim. Ayakkabıları makineye attım. Ayakkabılığı yıkadım. Hayatın kontrolünü kaçırdığımızı düşünce eşyalara sarıyoruz herhalde. 

Ayrıca yeni bir  site keşfettim. Harika bir organizasyon yazısı okudum. Yazı için tık.

Şevke geldim. Ekran görüntülerimi düzenledim. Gereksizleri sildim. Notlar kısmına hepsini taşıdım. Çok iyi hissettirdi.

Trt 2'de denizden Boğaziçi'nin fotoğraflarını çeken sanatçıyı izledim. Video için tık Çok güzel resimler ortaya çıkarmış gerçekten. 

Bu hafta eski müdürüm aradı. Kendisi aynı zamanda ortaokuldan öğretmenim. Kahvaltıya çağırdı. Ama o gün oruç tutmuştum. Gitmedim başka güne artık dedim. 8 kilo fazlam var. 3  gün oruç tuttum 3 kilo indim. Oruçken açlığı unutuyorum. Birde şu sıralar ayrılık travması sürekli atıştırasım geliyor. Hayatımda en yüksek kiloyu gördüm. Hazır Ramazan ayı da gelmeden kaza oruçlarımı da tutmuş oldum hem de yeme kontrolü sağladım. Çok ama çok iyi geldi. Bir de gelecek ay spora başlarsam tamamdır. 

(ben acı çekerken, bahar yola çıkmış geliyor)

Her gün en azından esneme hareketleri yapıyorum, ip atlıyorum. Bol bol su içiyorum. 

Kendine bakmak duygusal olarak da topluyor insanı. Arada bağıra bağıra arada sessiz sessiz ağlıyorum. Bu da sürecin parçası vücudumun verdiği normal bir tepki ne yapayım.

Babam kocaman kocaman elmalar almış. Onları yedim bu hafta. Bolca da yeşillik tükettim. Salata yaptım. Ekmeği unuttum neredeyse.

Hah birde kahve dünyasını antep fıstıklı çikolatasını görüp sevine sevine almış, bayıla bayıla yemiştim. Meğer gümrüğe bir sürü antep fıstığı takılmış. Gönderilen Avrupa ülkesi kabul etmemiş içeriği temiz çıkmayınca. Ülkemize gelince de patlamış antep fıstıklı çikolatalar. Kardeşimden daha iyi bi marketten almış başka markanın indirim(!) deki antepfıstıklı çikolatasını. Bir kere almış yiyelim bari dedik. Paketli hiç bir şey yememe kararım tazelendi tekrar. Teşekkürler gıda dedektifi.

Alınan kararlar:

Paketli tüketmemek

Daha çok su

Eksik dersleri tamamlamak

Anneme yardım etmek

Bir tarif yapmak

bir şiir yazmak

cilt bakımına başlamak

Gelecek hafta görüşürüz!

6 Şubat 2025 Perşembe

BCP Ocak/ Şifalı Otlar Kitabı/ İlhan Berk

 


Bcp ocak temaları panayır, festival, fuar, müzik, yemek vb. Ben yemek konusunu seçtim.

Uzun yıllar önce oda arkadaşlarım nasıl olduysa benim olmadığım bir akşam anlaşıp internetten bir sürü yemek kitabı almışlar. Kocaman kocaman ansiklopediler, küçük resimli kitaplar. Nasıl karar vermişlerdi, arkasında nasıl bir hikaye vardı bilmiyorum. Beni nasıl unuttular o zaten muamma. Neyse hiç yemek kitabı almadım. Annemin yeşil bir yemek tarifi kitabı vardı. Bir kaç kez okumuştum. Ama ben kitaptan tarif yapamıyorum. Hala ara ara yemek dergilerini karıştırırım. Çok güzel farklı salata tarifleri oluyor. Ama ben yemek konusunda tam bir guru değilim mantığın tam kavrayamadım. Bazen çok güzel oluyor. Herkes bayılıp tarif istiyor. Bazen yenmiyor çöpe gidiyor.

Kitapla Tanışma Hikayem: Evde hiç yemek kitabı yoktu. Kütüphaneye gitmek gelmedi içimden. Bende e kitap sitesine yemek yazdım. Aslında okumak istediğim başka bir kitap vardı ama indiremedim. Bakarken İlhan Berk'in bu kitabını görünce heyecanlandım. Şiirlerini çok severim. Böyle bir kitabı olduğunu bilmiyordum.

Kitabın Konusu: İlhan Berk şiirsel üslubunu yer yer kullandığı bu kitabında Lokman Hekim çoğunlukta olmak üzere, çeşitli sağlıkçıların bitkiler hakkında verdiği bilgileri anlatıyor. Bazı yerlerde ilgili bitki ile şiirlere  ve öykülere yer  verilmiş.

Yorumum: Genel olarak kolay okunan bir kitaptı. Yazım dili sadeydi. Bilgiler ilginçti. Ama kaynak alıp ne kadar hayata geçirilir bu bilgiler emin değilim. 

Bonus: Ntv radyo'da yayınlanan "Acı,Tatlı, Mayhoş" çok sevdiğim bir yemek kanalı. Düzenli olarak dinliyorum. Tarihi, kültürel anlamda yemeği, farklı tarifleri; yöresel tatları oldukça hoş bir dille anlatıyor. İlgisi olanlar bir göz atabilir.

Elma giren eve ayrılık girmez!

Ölüm, beni bahçemde lahana ekerken bulursa, öldüğüme değil de, işimi bitiremediğime yanarım.’ Montaigne

Ten için Teninin daima gül gibi kokmasını isteyen kimse, kuru kırmızı gül yaprağını alıp havanda un gibi döver ve bunu bir kutuya koyarak her banyodan sonra vücudu henüz terli iken sürerse, teni daima gül gibi olur. Her yıkanmadan sonra tekrarlamak lazımdır.

Sarmısak, soğan yiyen kimse ağzındaki kokuyu gidermek isterse, kuru kişniş (karakimyon güzel kokulu bir tohumdur) çiğnerse, koku derhal zail olur.




bu kafeste yaşarsan severim

 


masal kuşunun yaralanmış kanatları
Ingeborg Bachmann

Bir ilişkinin insanı bir yandan yaşatırken bir yandan öldürmesi mümkün mü? Evet mümkün. Kendine kötü geldiğini bildiği halde uyuşturucudan yahut bağımlılıklarından kurtulamayan insanlar tatlı-ekşi bi haz alıyorlar herhalde. Y. tanıdım ayaklarım yerden kesildi. İlk annem bile "Sonunda seni istediğim gibi seven birisi" diye sevindi. ama ilerleyen zamanlarda onun sevme biçimi bana kötü gelmeye başladı. Ailem fark etmeye başladı. Kıskançlığı durmadan arttı. Huzur bulmak için girdiğim ilişki de sürekli tedirgindim. Sürekli olmayan sorunları üretiyor, çözmemi istiyor; bir yandan çok sevmeye devam ederken, bir yandan acımasızca davranıyordu. Kafam karışmıştı. Yine de sonu beni üzecekse bile bazen ufak bazen devasa sevginin peşinden gittim. Çok yara aldım, çok ağladım. Çok korktum. Artık dün de bugün de önemini yitirdi. Yarın için de bir umudum kalmadı. Ailem, canım ailem; canım babam, abim, ablam kardeşim hepsi destek oldu. Çok yakın bir tanıdığımızın oğluydu. Evlenmek niyeti ile görüşmeye başlamıştık. Başta birbirini destekleyen ilişki sadece onun istek ve ihtiyaçlarına göre şekillendi. Ata-erkil değil onun ki tanrısal-kil'di. Sürekli narsist tanısı konuluyor insana. Ama benim hayatımda gördüğüm en bencil(bunu oldukça gizlice yapan) insandı. Çok canımı yaktı. Yumaşak karnımı görmüş olmalı bende bir türlü bırakmadım, ayrılamadım. Lanet olası sevgim hemen tükenmiyor. Zor seviyorum, sevince de bırakmak mı zor oluyor ne bileyim. Ama içimde her şey tükendi. biraz yas, çokça sessizlik; bolca kitap, bir miktar işkoliklik beni kendime getirecek. Annem psikolojik destek al dedi. Çok doğru ama şu an sessizliğe ihtiyacım var. Belki hunharca yazmaya. Arkadaşlarımla görüştüm dün. Çok sevdiğim insanlar bana çok iyi gelir. Dün iki saat görüştüm. Eve gelince bi şey yapamadım sadece uzandım uyudum, uyandım. nasıl hissediyorsun dediklerinde tüm duygularım bir yün ipliği biri gelmiş mikserle karıştırmış kafamda kocaman bir yumak. göz yaşlarım onların üzerine dökülmüş o da bir katran gibi yaşları içine çekmiş. ağırlaşmış, ağırlaşmış.