15 Mart 2022 Salı

sonsuz evrenlerde sonlu yaşamlarım

(öğretmenlerle alanya gezisi 12.03.2022)
.
Sabahları kalkmayı canın istemedikçe şunu hatırla: “İnsanlık görevi için kalkıyorum.” Eğer bunun için doğduysam, bunun için dünyaya gönderildiysem neden huysuzlanıyorum? Çarşaflara örtülere sarılıp kendimi ısıtayım diye mi yaratıldım? "Fakat bu daha keyifli.” Öyleyse keyif çatmak için mi dünyaya geldin, eyleme geçmek, çaba harcamak için değil mi yani? Bitkilerin, küçücük kuşların, karıncaların, örümceklerin, arıların üstlerine düşen her şeyi yaptıklarını, ellerinden geldiğince dünyanın düzenine katkıda bulunduklarını görmüyor musun? Ve sen insanların görevlerini yerine getirmesini istemiyorsun öyle mi? Kendi doğanın sana buyurduklarını yapmakta acele etmeyeceksin öyle mi? "Fakat dinlenmem gerek.” Tabii ki, benim de dinlenmem gerek. Yine de doğa yemek, içmek gibi bunun da ölçülerini ve sınırlarını belirlemiştir, oysa sen yararlı dinlenme ölçüsünü aşıyorsun. Fakat eyleme gelince gereğinden azını yapıyorsun, hatta payına düşen ölçünün altında kalıyorsun. Aslında sen kendini sevmiyorsun; sevseydin doğanı ve doğanın gereğini de severdin.



 Ara vermeden her hafta içimden gelse de gelmese de yazayım dedim. İnsanın yaşamında ataleti ağır gelse dahi en azından bir tane süreğen bir alışkanlığı olması gerekiyor. Hayal etmeyi bıraktığımızda çoktan ölmüş oluyoruz. Umut etmeyi, düşlemeyi. Pandemi zamanlarında Doğan Cüceloğlu bir yayında düşünce sınırlarımızdan bahsederken bir test yapıyordu. Beraber yapmaya ne dersiniz?

3 tane soru soracağım. Bir soru diğeri ile bağlantılı olduğu için dikkatli olmalıyız.

1.soru '' D ile başlayan bir ülke söyleyin''

2. soru '' söylediğiniz (D ile başlayan ) ülkenin sondan 3. harfi ile Türkiye'de bir il söyleyin.

3. soru söylediğiniz İlin ikinci harfi ile bir hayvan söyleyin.

soruları tekrar gözden geçirin ve doğru cevaplar olduğundan emin olun.

.

.

Şimdi cevabınız

Danimarka, Rize, İnek mi?

Biz bu testi yaptığımız yaklaşık 5 arkadaştık. Her birimizin ilgi alanları ve kişilikleri farklı olmasına rağmen dördümüzde bu cevabı vermiştik. Şaşırmıştım. sonsuz bir gökyüzünde uçtuğunu zanneden bir anka kuşuydum sanki. Ansızın başım göğe değivermiş ve bende bu şaşkınlık ile başa çıkamamıştım. sınırsız olarak hayal ettiğim hayal gücümün bile bir sınırı mı vardı?

Olaya nesnel olarak bakıldığında kişiliği oluşturan faktörlerden biri çevredir. Nelere maruz kaldığımız, neleri görüp işittiğimiz bir yerde kişisel zevklerimizi, düşünce biçimlerini biz fark etmeden etkiliyor. Ülkemizde adı en çok anılan ülkelerden biri Danimarka'dır demişti Doğan Hoca. Dubai gelmez mesela Dominik. Doğu Timor, Demokratik Kongo. Gerçi arkadaşlarımdan biri Dubai demişti. Şimdi o kız 6 yıl çalıştığı işten ayrılıp yeni bir kariyer yapmaya başladı. Hatta benimle şakalaştı. Hep mi sen hayallerinin peşinden koşacaksın biraz da ben koşayım dedi. Helal dedim. Hem ben ne zaman koştum ki. 

Geçenlerde sonsuz evreler teorisine kafa yorurken buldum kendimi. sonsuz seçeneklerin varolduğu dünyada tüm seçeneklerin başka bir gerçeklikte meydana geldiğini savunan teori. Bu teoriye göre sonsuz versiyonu olan sonsuz tane siz varsınız. Öğretmen Nil, Doktor Nil, Ressam Nil, Şair Nil, aktivist Nil. aklınıza ne gelirse. Yaşamınızda oluşan sonsuz dallara ayrılan bir ağaç düşünün.


Bu teoriyi düşündüm ve tüm o evrenlerin arasında şimdiki beni en çok hangisi tanımlar diye kafa yordum. sonsuz Nil yanyana gelse bana ne diye seslenirdi. Bulduğum cevaptan emin olamadım. Çünkü  sıfır noktası olarak kabul edeceğim bir olmalı ki bende ona göre artılarımı bulup ''en filozof Nil, En korkak Nil'' olarak tanımlayableyim. Fakat olaya bu kadar nesnel yaklaşmazken En uysal, boyun eğen Nil dedim. Yaşamımı diğer benlerden ayıran farkın bu olduğunu düşündüm. Ailesine karşı çıkmayan. Daima görev ve sorumluluklarını yerine getiren.

Az önce teyzemler vardı. Küçük kuzenimle Cumartesi plan yaptım. Beraber tiyatroya gidedeğiz. Teyzem anneme dememe şaşırdı. ''yani ne yapacağını bilmiyor mu?'' diye sordu şaşkınlıkla. Annem '' o aklı başında nerde ne yaparsa yapsın aklım onda kalmaz.'' dedi.

Evet dedim Nil. Evet sen sonsuz evrenlerde misafirliğe gittiğinde en anneni üzmeyen, kalabalıkta en annenin eline yapışan, karar vereceğinde en annenin gözüne bakansın.

O kadar uzun zaman bir şeyin taklidini yaparsan bir zaman sonra ona dönüşüyorsun. Dilencilik yapan bankaya milyonlar atan ama sefalet içinde yaşayan insanlar gibi. Gerçi bu sefaletin asıl nedeni bu olmasa bile aklıma başka örnek gelmedi.

Bugün kütüphaneden 3 tane kitap aldım. Okuma hızım düştü. alışkanlıklarım parça parça soldu. Bu aralar webtoon okuyorum. Ev işleri yapıyorum. Ne ders çalışasım ne dil öğrenesim ne de yaşamım için çabalayasım geliyor.

Varsın biraz da böyle olsun.

6 yorum:

  1. bir tane süreğen bir alışkanlığı olması gerekiyor. bayıldım bu söze zira sonuna kadar inanıyorum ayrıca bunun umarım ki üretimle sonuçlanan bir alışkanlık olsun herkesin bir hobisi emek vererek bir şeyler ortaya çıkardığı uğraşı olmalı ben buna inanıyorum .ve sorulara evet aynı cevapları verdim

    YanıtlaSil
  2. Selam ne güzel yazı soru ve sorgulamalar. Bugün arkadaşla konuşuyorduk. Bazen tembellik yapma hakkımızı uyguluyoruz. Vücut ve zihnin arada tatil yapma hakkı var. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Aman beni baydi bu surekli kendini didiklemeler eziklemeler.Ne yapalim Danimarka demissek?Dogu Timor Demokratik Kongo Duygulu Java Bunlar d ile bile baslamamasi gereken ulkeler zaten.Ulke ikiye bolunmus Dogudaki adini degistirmemis basina yon eklemis. Ya oteki? Demokratik olmayan ulkeye ulke mi denir ki, bir de utanmadan oz hakiki demokratik sifatini yapistirmis adina? En cok iliskim kimle ise aklima o gelmesi normal degil mi? Oricinal olacagim diye gereksiz takla atmak manasiz.Benim hayvan ismi olarak aklima "it" gelmisti.Saylanir mi acaba?

    YanıtlaSil
  4. Merhaba yorumunuz için teşekkür ederim. Yazılı metinde jest ve mimikler ses tonu olmayınca söylenilenin mahiyeti pek anlaşılmıyor. Sizi bayan kendini didikleme ve ezikler ile kastınız yazım mi? Yazıyı yazan ben mi? Yoksa Toplumsal bir serzeniş mi anlamadım.
    Her halükarda yorumunuzu sevdim. Fikirlerimi tekrar gözden geçirmemi sağladı.

    YanıtlaSil
  5. Sizin atifta bulundugunuz ve her gun suna mi uyuyorum yok buna mi uymuyorum cok mu sikiciyim yok,cok mu ayaklari havadayim diye su Dunyada gecirecegimiz sayili gunleri bize zehir eden gurular uzmanlar vb vb.Bakalim onlarin hayatlari bize akil vermeye yetiyor mu? Ya da kotu ornek olarak hayatlarini bize siz boyle yapmayin diye durustce anlatarak insanlik hali diye duygudaslikla anlatip bizi motive edecek yerde,sanki kendi hayatinin acilari degilmis gibi ona bunlari yazdiran asmis havalarda "hey sen" diye bizi kosemizde buzulmeye iten kim varsa onlar icin soyluyorum.Bunlari gereksiz olcude ciddiye alan kendimizi de.O o yoldan gitmis ben de bu yoldan gidiyorum.Diger deneyimlere de duyarliyim.Insan kardeslerimin maceralari ile ilgiliyim.Ama hepimizin yolu yetenekleri,imkanlari,kosullari ayri.
    Bu konuda en carpici ornek de Alice Miller adli "Yetenekli Cocugun
    Drami" kitabinin yazari ve onun ogluyla iliskileri.Ben kendisinin "Beden Asla Yalan Soylemez" adli kitabini okumustum.Ebeveynleri cocuklara bilerek bilmeyerek verdikleri zararlardan dolayi cok sert sucluyor, bunun kurbani olan cocuklara yekten aileyle kopmayi tavsiye ediyordu.Yadirgamistim.Sonunda kimse mukemmel degil.Neyse kadin oldukten sonra ancak oglunun yayinlayabildigi anilar annesinin hic de o yazdiklariyla ilgisi olmayan son derece zarar verici bir kisi oldugunu gosteriyormus soke edici bir sekilde. Cok yeni okudum hatta makaleyi.Alice Miller Oglu vb diye taratin Googgle da bulursunuz .Kim bilir tum o kitaplari yazanlar gercek hayatta ne derece yazdiklariyla uyumlular?Bir yandan da "baskasi olma kendin ol" guzellemeleri...En iyisi Nasrettin Hoca oglu ve esegi fikrasindaki gibi kendimizi sirtlayip yola devam edelim biz.Selamlar

    YanıtlaSil