27 Nisan 2021 Salı
Çiçekler açtı ruhumda #8
25 Nisan 2021 Pazar
Mart İlhamları
18 Nisan 2021 Pazar
silkinmeli bir yazı
Kendimi görüp yeniden tanıyabileceğim aynayı.
Geçen
hafta oldukça ağır bir şekilde boğazlarım iltihaplandı. Pazartesi öğlen
izin alıp sağlık ocağına gittim. Doktor pek bir şey yok deyip bir antibiyotik
ve spreyle gönderdi. 2 gün kendimi zorlayıp okula gittim. Ama boğazım başım çekilemeyecek
bir hal aldı. Perşembe sabah tüm vücudumu kaplamış bir ağrı vardı. Yahu neden
kendimi zorluyorum dedim. Dünyayı ben mi kurtaracağım. Kötüyüm işte. Niye işte
iş işte iş. Ama raporlu iken bile okuldan ayrılmak için müdire ile karşı
karşıya gelmek bir çile. Yine de aman be dedim. Doktora gitmek için aldım.
Benim aile hekimi geç kalacak olunca diğer doktor kontrol etti. İltihabın
artmış biraz ateşin var dedi. Tam muayene bitince benim doktor geldi. Yine bir
kaç ilaç verip gönderecek oldu. Diğer doktor ''geçenkilerin dozu az gelmiş
hocam.'' deyince baktı tekrar kontrol etti. 10 gün sabah akşam iğne verdi 2 gün
rapor. Sabahtan akşama kadar gözümü açamadan yattım. Cuma günü biraz gözüm
açıldı. Cumartesi tamamen ayağa kalkabildim. Perşembe günü okul çıkışı bir
okuldan bir arkadaşım uğradı. Çok hastaydım konuşamadım bile ama mutlu oldum.
Hastalığımdan duyduğum suçluluk azaldı.
Sonra dün yahu dedim. Ne bu hal Nil. Tamam okulda mobbing'in mantık dışı şeylerin, haksızlığın biri bin para. Ama toplan daha 22 yaşında gencecik kızsın. Güzel günlerin, güneşli baharların, çiçekli kırların var görülecek.
Sonra bünyemi toparlamak için bir kaç takviye gıda ve vitamin araştırdım.
Kiler dolabındaki kuru otları ulaşabileceğim bir yere koydum. Suyuma maden suyu
limon nane ekledim. Biraz cilt bakımı yapıp bir kaç araştırma yaptım. Uzun
zamandır bir cilt bakım rutini oluşturmak hedeflerim arasındaydı. Üzerimdeki
ölü toprağından silkelenmek için bir kaç baharlık elbise aldım. Şöyle neşeli,
efil efil şeyler giyersem herhalde neşelenirim diye düşündüm.
Sonra malum Ramazan ayı paylaşmak ve birilerine yardım etmek için paha
biçilmez bir ay. Bir çocuğa bayramlık almak. Yahut küçük de olsa bir hediye
vermek muazzam hissettiriyor. Açılır bir kumbaraya para atmaya başladım. Hem
elden hemde online bir çocuğu mutlu etmek istiyorum. Hazır çocuk bayramıda
yaklaştı.
Sonra içinde katkı maddeleri bulunduğundan pek tercih etmesem de kendimde
yapacak gücü bulamadığım için bir pastaman aldım. Çilekler süsledim. Aslında babam
böyle pasta yapmayı nereden öğrendi pastası yapmak istiyordum ama uğraşamadım. Salla
pati yaptım bir şeyler.
Sonra çalışma alanımı düzenledim. Her türlü fazlalığı attım. Ayaklarımı
lavantalı sıcacık suya sokup, tavşan kulaklı tokalarımı taktım. istediğim bir
sertifika programına kaydoldum. Almayı planladığım 1 deneme ve 2 felsefe
kitabını aldım.
Uzun zamandır görüşemediğim arkadaşlarımı aradım. İyi geldi. Durup bir
yerde beslemek lazım kendimiz. Şubat ayından bu yana sanki bir saatin dişlileri
arasında ezilip duruyorum. Çok kötü bir çöküş dönemindeydim. Şu iki günde
toparlandım.
Aman aman maşallah diyiniz efendim. Zira son iki günü son iki aydan daha
verimli ve bereketli geçirdim. Şimdi kuş gibi hafif hissediyorum.
Yarın gideceğim işi düşününce kalbime bir örgü şişi yahut dantel mili
saplanıyor. Bıçak saplanıyor demek çok arabesk kaçıyor. Aklıma tofaş marka
arabayla günün her saatinde bangır bangır müzikle gezen tipler geliyor. Oysa
örgü şişi deyince aklıma annemin ''ÖĞRENMEN LAZIM'' deyip salladığı şişler
geliyor. Bu daha yakın bir duygu.
Neyse bahar geliyor gerçekten içim neşeyle dolmaya başladı. Bıraksalar
neşeli bir ezgi bile mırıldanacağım kendimce. Şarkılar yazardım küçükken böyle
bahar aylarında sarı tulumu giyip çiçekler toplayıp şarkılar uydururdum. Ah ne
hoştu bütün bir öğleden sonrayı yapayalnız kırlarda geçirmek.
Yalnız kalmayı seviyorum. Hatta yalnız kalmaya ihtiyaç duyuyorum. Bu benim
için yemek içmek gibi zaruri bir ihtiyaç. Havalar ısındı. Yakında balkon
mevsimi başlar. Oh ne hoş ne hoş. Kapımdan içeri giren hava, şu kendince
havalanan perde bile mutlu eder beni.
Hadi Nil. Hadi kıpırda!
13 Nisan 2021 Salı
Nasıl öldüm? haftalık anatomi#6
6 Nisan 2021 Salı
çoğunluğun zorbalığı haftalık anotomi#5
Pazartesi ile salı arasında o kadar fark var ki. Dün neşeli ve
enerjiktim oysa bugün tüm enerjim bitmiş bir halde. Pandemi sürecinde
çocuk olmak çok zor. Çocuklar ev okul ev okul. Hafta sonu yasaklar.
Okulda sınırlı alan, bir program. Bu sıkıştırılmışlıkla nasıl
bir yetişkin olacaklar merak ediyorum.
Bu hafta çocukken yaptığım bir şeyi anımsadım. Reçelle sütü karıştırıp değişik içeçekler elde etmek. Dolapta dut reçeli vardı. Biraz sütle kaynatınca ortaya pek hoş bir şey çıktı. Birde çilekle denedim. Yıllık inüsilin ihtiyacımı karşıladı.
Bu hafta bol okumalı izlemeli ve boyamalı bir haftaydı. Okulda sanat atölyeleri başladığı için bir elimde palet bir elimde fırça taş,kağıt, saksı ne bulduysam boyadım.
Can yayınları kısa klasikler serisinden ''çoğunluğun zorbalığı kitabını okudum pek sevdim.
Fransız hukukçu, tarihçi Tocqueville, 1830'lu yıllarda
Amerika Birleşik Devletleri'ne gider ve Amerikan demokrasisi, siyasal sistemi
ve toplumsal yapısı hakkında gözlemler yapar. Bu gözlem ve çözümleler 2 cilt
halinde Amerika'da Demokrasi adıyla yayınlanır.
Çoğunluğun Zorbalığı bu kitaptan seçilmiş bölümlerden oluşuyor. Demokrasi hakkındaki kelimeye dökmekte zorlandığım çoğu fikri bu kitabın satır aralarında buldum.
"Kraliyet iktidarının itibarı yok oldu ama yerini
kanunların üstünlüğü alamadı, günümüzde halk yetkeyihor görüyor ama ondan
korkuyor da ve bu korku, eskiden saygı ile sevginin yetkeye kazandırdığından
fazlasını şimdi ondan eksiltiyor."
Günümüzde içi boşaltılmış onca mefhumdan biri olan
demokrasi kelimesini anlamamız daha doğrusu yeni baştan düşünmemize sebep
olacak bir kitap. Ciltli halini alıp okusam mı diye düşünmedim değil.
“Adına halk da dense kral da, demokrasi de dense
aristokrasi de, bir monarşide de uygulansa bir cumhuriyette de diyeceğim
aynıdır: Herhangi bir güce her şeyi yapma hakkı ve yetkisi verildiğini gördüğüm
anda, işte orada tiranlığın tohumları atılır ve ben de gidip başka yasalar
altında yaşamaya çalışırım.”
''Demokrasiye sahip olduk fakat kusurlarını hafifletip
doğal avantajlarını ortaya çıkaracak araçlara değil, dolayısıyla neden olduğu
kötülükleri şimdiden görüyor ancak sağlayabileceği faydaları henüz
bilmiyoruz.''
*Kanonik, Yunanca "kanun, kural"
anlamına gelen "kanon" kökünden türemiştir. Kanonik farklı alanlarda
en genel manasıyla iki anlamı ifade eder: 1-Genel olarak kabul edilen, standart;
2-Durumu temsil eden modele