6 Nisan 2021 Salı

çoğunluğun zorbalığı haftalık anotomi#5

 
                                                  


                                              

Ölü sözleri koyuyorum kâğıda
Başka dillerin yaladığı pullar gibi

 

Pazartesi ile salı arasında o kadar fark var ki. Dün neşeli ve enerjiktim oysa bugün tüm enerjim bitmiş bir halde. Pandemi sürecinde çocuk olmak çok zor. Çocuklar ev okul ev okul. Hafta sonu yasaklar. Okulda sınırlı alan, bir program. Bu sıkıştırılmışlıkla nasıl bir yetişkin olacaklar merak ediyorum.

 Evimizin üst katına yeni bir komşu taşınmış. Yaşamım o kadar işle dolu ki eski kiracının gidip yenisinin yerleştiğini ruhum bile duymadı. 

Bu hafta çocukken yaptığım bir şeyi anımsadım. Reçelle sütü karıştırıp değişik içeçekler elde etmek. Dolapta dut reçeli vardı. Biraz sütle kaynatınca ortaya pek hoş bir şey çıktı. Birde çilekle denedim. Yıllık inüsilin ihtiyacımı karşıladı.



Bu hafta bol okumalı izlemeli ve boyamalı bir haftaydı. Okulda sanat atölyeleri başladığı için bir elimde palet bir elimde fırça taş,kağıt, saksı ne bulduysam boyadım.

Can yayınları kısa klasikler serisinden  ''çoğunluğun zorbalığı kitabını okudum pek sevdim. 

Fransız hukukçu, tarihçi Tocqueville, 1830'lu yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'ne gider ve Amerikan demokrasisi, siyasal sistemi ve toplumsal yapısı hakkında gözlemler yapar. Bu gözlem ve çözümleler 2 cilt halinde Amerika'da Demokrasi adıyla yayınlanır.

Çoğunluğun Zorbalığı bu kitaptan seçilmiş bölümlerden oluşuyor. Demokrasi hakkındaki kelimeye dökmekte zorlandığım çoğu fikri bu kitabın satır aralarında buldum.

"Kraliyet iktidarının itibarı yok oldu ama yerini kanunların üstünlüğü alamadı, günümüzde halk yetkeyihor görüyor ama ondan korkuyor da ve bu korku, eskiden saygı ile sevginin yetkeye kazandırdığından fazlasını şimdi ondan eksiltiyor."

Günümüzde içi boşaltılmış onca mefhumdan biri olan demokrasi kelimesini anlamamız daha doğrusu yeni baştan düşünmemize sebep olacak bir kitap. Ciltli halini alıp okusam mı diye düşünmedim değil.


“Adına halk da dense kral da, demokrasi de dense aristokrasi de, bir monarşide de uygulansa bir cumhuriyette de diyeceğim aynıdır: Herhangi bir güce her şeyi yapma hakkı ve yetkisi verildiğini gördüğüm anda, işte orada tiranlığın tohumları atılır ve ben de gidip başka yasalar altında yaşamaya çalışırım.”

 

''Demokrasiye sahip olduk fakat kusurlarını hafifletip doğal avantajlarını ortaya çıkaracak araçlara değil, dolayısıyla neden olduğu kötülükleri şimdiden görüyor ancak sağlayabileceği faydaları henüz bilmiyoruz.''

*Kanonik, Yunanca "kanun, kural" anlamına gelen "kanon" kökünden türemiştir. Kanonik farklı alanlarda en genel manasıyla iki anlamı ifade eder: 1-Genel olarak kabul edilen, standart; 2-Durumu temsil eden modele

 Memlekette benim gibi sıradan insanların anlamakta güçlük çekeceği bir takım üst kapalı olaylar oluyor. Dedem anneme şu kızı memleket karışmadan evlendirin demiş. Her hal ve halükarda bu işe öncelik tanımak bir hayli ilginç. Dedem böyle diye dursun ben kendimi little womandaki Jo'ya benzetip kendi ayakları üzerinde duran kadınları okuya durayım.

2 yorum:

  1. Ben de kendimi Jo'ya benzetirim. Ama kitap yazamadım:)

    YanıtlaSil
  2. Jo demek hepimizin kahramaniymis.Ilkokul ucuncu sinifi bitirme hediyesi almisti babam Kucuk Kadinlar i.Ilk ciltli kitabim.Hala durur.
    Tocqueville in bahsettiginiz kitabi kadar o gezi sirasinda izlenimlerini yazdigi bir kitabi da var.Orada da o koca kitanin dogasinin ve insanlarinin ele gecirilme ve boyun egdirilme hikayesi de var.

    YanıtlaSil