13 Ocak 2023 Cuma

Ben artık sağırım/benim yegane çiçeklerim ve çalılarım.

 



Shakespeare posterine bakıyorum. Eski bir dost gibi bakıyor bana sanki. Resmin altında ona ait bir söz var. Ne olduğumuzu biliyoruz ama ne olabileceğimizi bilmiyoruz.

Bloga bırakılan mesajlara daha iyi hissettiğim bir zaman cevap yazacağım.

Berbat bir iki hafta geçirdim. Tüm yaşamımı bir balyozla paramparça etmek istediğim iki hafta. Kendimi bastırmaya ve tutmaya çalıştığım. Kendimi ikna etmeye kalbimin sesini bastırmaya çalıştığım iki hafta. İlk önce şunu belirtmek isterim. Her ailenin kendi içinde bir ekosistemi var. Aile bireyleri yıllar içinde bu ekosistemi kanıksıyor, içselleştiriyor.

Annem işten ayrıldığım 4 aydan beri bana farkında olmadan evde kalmış (evlenmeyi başaramamış)muamelesi yaptı. 24 yaşımdayım ve daha yaşamdan ne istediğini bilmeyen arayan bir kız çocuğuyum. Her zaman uygun gördükleri insanlarla görüşme çabasına girdiler zaten. Hepsini reddettim. Her defasında ''keşke görüşseydin, biz sana illa evlen demiyoruz, önce bir tanı.'' gibisinden laflar ettiler.

Kimseye kızmıyorum kendi hatam. 24 yaşındayım ve yalnızca 4 aydır ipleri elime almaya çalışıyorum. Yaşamım boyunca bir kuklaydım. Aman kimse üzülmesin, aman annemin bir sürü sıkıntısı var bir de ben eklemeyeyim kafasında yaşadım. Okul tercihlerimi ailem yaptı. Hassas, içli ve güçsüz bir çocuktum. Yeryüzünde yalnız olduğumu, kimsenin beni anlamadığını düşünürdüm. Defalarca kez intihar mektubu yazdım, niyetlendim ama yapamadım. İlginç bir şekilde o mektupları yazınca yeniden başlama gücü elde ettim kendimle. Bunu fark edince keşke dedim. Kelimelerle canına kıyabilse keşke insan...

Bir şekilde kitaplarla kendime bir alan açtım ve orada dayanabildim. Ama iki yıl iş hayatında kalıp mesleğimi bu koşullarda sevemeyeceğimi fark edince tüm yaşamım gözler önüne serildi. Hani bazı film sahneleri vardır. Baş rolü mutlu mesut izleriz. Sonra aynı sahneleri bir kere daha izleriz aslında her şey bambaşkadır. Başrolün zihinsel bir hastalığı vardır. Benim içinde öyleydi bir anda tüm yaşamımı bambaşka gördüm.

Derken tam bu yıl istifa edip güzel şeyler yapayım derken evlilik işini çıkardılar. Bir gece rüyamda kendi etimi kesip sürekli benden bir şeyler isteyen aileme lime lime verdiğimi gördüm. Ağlayarak ''bu canımı daha az acıtıyor, artık beni rahat bırakın.'' dedim.

Neyse bir oğlanla tanıştırdılar. Çocuk işinde gücünde. Uyumlu, nazik. Bundan iyisini bulamazsın, artık yaşın geldi, ne bekliyorsun ne istiyorsun, görüşüp tayınca seversin, o söylediğin aşk filmlerde olur.

Böyle beni ittire kaktıra iki haftadır telefonda mesajlaştık oğlanla. İşte o da ilk defa böyle biriyle buluşmuş, tam istediği gibi bir kızmışım. Çok açmak istemiyorum ama çocuktan etkilenmedim. İlk günden beri herkese dedim. Ama yok o yok bu bin laf ettiler. Cehalet garip bir şey ya. İnsanlara öyle bir siniyor ki. Yalnız sen alamıyorsun o pis kerih kokuyu. 

Dün gece karların altında ezildiğimi görüldüm. Ama o kadar huzurluydum ki. Artık bitti, artık rahatça ölebilirim dedim. Uyanınca o kadar üzüldüm ki. Neden bunu bana yapmalarına izin veriyorum dedim. Ölmeyi isteyecek kadar neden beni zorluyorlar. İşin üzücü tarafı tüm bu yazdıklarımı söylediğimde bile ailemin beni anlamaması açıkça istemediğim bir ilişki içinde olmaktansa ölmeyi bile isteyeceğimi söylememe rağmen beni anlamamaları. 

Artık anlaşılmak gibi bir kaygı gütmeyeceğim. Terapistime tekrar bir randevu alacağım. Kimselere duyurmadan kendi planlarımı yapacağım. Onlarla beraber mutlu olmak istedim ama bu imkanı bana sağlamıyorlar ne yazık ki. Daha fazla çabalamayacağım. 

Ne kadar komik bir insanın kendi kimliğini bu kadar geç yaşta inşa etmeye başlaması. 

Ama hiç bir yaş geç değil biliyorum. Yapamazsın edemezsinlerinden de bıktım.

Eskiden de sağırdım ama kendime şimdiyse herkese sağırım. Özellikle beni duymamış herkese...

Neyse çocuğa yazıp artık konuşmak istemediğimi yazdım. Kabul etmek istemedi. Annem umut verdin dedi. Çocukla görüşmeye başlayalı 10 gün olmuş. Başından beri herkese bana vakit tanımalarını söylemişim. Daha geçenlerde öyle bir kitap okuduğum için herhalde bir cadı kazanında yakıldığımı hissettim. Alevler gözümün önünde yükseliyor, dumanında boğuluyorum. Ama dedim güçlü olmasam da olur önemli olan kararlı olmam. Çabalamam devam etmem gerekiyor sadece.

Sonunda bitti kapattık.

Annem oğlan ne haldedir şimdi diye suçluluk psikolojisine girdi. Bir arkadaşım dedi ki kimseye sevgi borcun yok. O kadar saçma ve iğrenç bir süreçti ki. Şu an buraya yazarken bile bu yüzyılda böyle şeylerin yaşanmasını hayretle karşılıyorum. 

İnanır mısınız içimde iki haftada bir şeyler ölmüş. Yeniden ekeceğim gönül bahçemi. Lanet olası başka insanların fikir tohumlarını değil. Kendi yüreğimin tohumlarını. O tohumlardan çalıda çıksa çiçekte kabülüm. Yeter ki tohum benim olsun. Yeter ki gönül bahçeme lanet ayakları ile girmesinler. Ezmesinler çiçeklerimi, çalılarımı. Çalı da benim, çiçekte...

15 yorum:

  1. Müthişsin.

    Etkileyicisin,

    Güçlüsün,

    Haklısın,

    Ve,

    yolun açık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili buraneros teşekkür ederim güzel yorumun için. kendimi daha iyi hissettirdi.

      Sil
  2. Sana senin karşındakine verdiğin değer kadar değer vermeyene varma..
    Isınmadınsa ısınmadın
    Enerji almamışsın olay bu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet olay bu. keşke her şey herkes için bu kadar yalın olsa. karmaşıklaştırmasak işleri.

      Sil
  3. Yazdığın her satırı gönül bağıyla kalpten hissetmişcesine okudum. Anlaşmak çok kolayken bazen bazı durumlarda ya ailemiz ya da yakın çevremiz tarafından anlaşılmaz olabiliyoruz. Bunu benim de yaşadığım zamanlar oldu/oluyor da bazen.
    Önemli olan insanın kendisinin ne istediği ve nasıl yaşamak istediği bence.
    İnsanın görüştüğü ilk kişiyle evlenmesi gibi bir durum söz konusu olamaz tabii ki. İnsan yaş aldıkça hayata bakış açısı da genişliyor ve daha çok mantık dahilinde düşünüp kararlar verebiliyor. Bana göre olması gereken de bu.
    Her şeyin doğru bir zamanı olduğuna ve zamanına uygun gerçekleştiğine inanarak yaşıyorum. Evlilik çok ciddi bir müessese. Hele ki şu günümüz toplumunda daha da bilinçli olmak ve evliliğe öyle yaklaşmak gerekiyor. Kendi iç sesini dinlemiş olmana sevindim. İnşallah hayırlısı ve afiyetlisi olur senin için. Ve umarım bugün kendini daha iyi hissediyorsundur.
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok garip değil mi. ilk cümlende dediğin şey beni en çok etkileyen. anlaşılmak bu kadar kolayken neden beni anlamıyorlar bir türlü anlamıyorum.
      Bende herşeyin bir zamanı olduğunu düşünüyorum.
      mesajını okuyunca kendimi daha iyi hissettim teşekkür ederim. :)

      Sil
  4. Önce sen, her zaman için önce sen. Öyle bir zaman geliyor ki yanında ne annen, ne baban, ne kardeşin, ne eşin, ne evladın...
    Yağmur yağabilir, güneş açabilir, fırtınalar, tipiler.. Ama sen yolunda devam et, bildiğin yoldan, kendi adımlarınla..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim güzel temennileriniz için...

      Sil
  5. İçinde yeniden çiçekler açacak, ben inanıyorum. Sen doru başarmış ve hayır demişsin bundan sonra umuyorum senin için herşey çok güzel olsun. 🙏🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim. içinin çiçekler açması ne güzel tabir. umarım öyle olur

      Sil
  6. ülkemizde herkes geç olgunlaşıyor, hep çocuk kalıyoruz, kültürümüz bu, eğitim sistemimiz de böyle, sen dinleme kimseyi, bizde herkes olumsuz etkiler bizi, aşağıya çekerler, dinleme sen, iyi bir işe gir ve kendi evine çık, bunun için çaba göster, yaparsııın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canım deep teşekkür ederim:) yapacağım bir şeyler inşallah teşekkür ederim

      Sil
  7. canım ilkay ilk cümleni okuyunca istemsizce gözlerimi kapadım gerçekten bana sarılmışsın gibi hissettim.
    çok çabalıyorum suçluluk psikolojisine girmemek için. ama çevre o kadar garip bir etken ki. içten içe kabullenmesen bile o seni etkiliyor eziyor büzüyor bir şekilde.
    teşekkür ederim. çok ama çok teşekkür ederim.sımsıcak sözlerin için.

    YanıtlaSil
  8. Türkiye'de annelerin %90'ı böyle maalesef. Benimki de öyleydi. Ben biraz cazgır olduğum için bana pek karışamazdı ama evlenme ve sonrasında çocuk yapma baskısını her zaman hissettim. Evlendiğim için pişman değilim ama anneliğe uygun olmadığımı çocuğum olduktan sonra fark ettiğim için anneme kızgınım. Bana şunu deseydi büyük ihtimalle çocuk yapmazdım çünkü eşim de ben de istemiyorduk: "Kızım sen nasıl mutluysan öyle yaşa, kimsenin istediği gibi olmak zorunda değilsin."

    Eğer kendi kararlarını vermek istiyorsan çalışman şart. Ailenle beraber yaşadığın ve onlardan para aldığın müddetçe sana istediklerini yaptırmaya çalışacaklardır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında freelance işler yapıyorum ve onlardan para almıyorum. Ama tabi ki bu işler ayrı eve çıkmama yetecek kadar değil. Yakınlarda bir kaç iş başvurusu yaptım. Kendi deneyimlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. İlerde çocuk yapma konusunda da ailemden öyle bir baskı hissedeceğime eminim. Ne kadar uzak olursak o kadar iyi galiba...

      Sil