29 Nisan 2022 Cuma

Ben Yumaktan mıyım?


Dünyayı dolaşmak, Görmediğim balıkları, yemişleri, yıldızları görmek isterdim.. Halbuki ben Yalnız yazılarda ve resimlerde yaptım Avrupa seyahatimi.
Bugün okulda bayram havası vardı. Çocuklarla tüm okulu gezip bayramlaştık. En son müdirenin odasına gittik. Ona bir kaç şarkı söyleyip bayram lokumlarımızı aldık. Çocuklarla beraber Ptt'nin bayram kartpostallarını süsledik. Onları bir güzel zarfladık. 
Aşcı ablalardan biri sağlık nedenlerinden ötürü okuldan ayrılacağı için vedalaştık. Tam 11 sene çalışmış.  Herkes söz alıp onun hakkındaki düşüncelerini paylaştı teşekkür etti. Güzel bir programdı ama böyle bir şeyin olması hem hoşuma gitti. Hem de garipsedim. Çok sevdiğim biriydi. Gerçekten iyi kalpli, nazik ve sakin bir insandı. İşini iyi yapardı. Masallarda olan o şefkatli iyi kalpli karakterlerdendi. söz sırası bana gelsin istemedim yine de. Bazen mahirce duygularımı ortalık yere seriversem de o an tek cümle kurasım gelmedi. Bir beni oradan çıkarsın istedim. sıra bana gelince gülümsedim. Bir boşluk oldu. Birisi bir şey desin beni o andan kurtarsın istedim. İyilik perisi gelmedi.  Bal kabağı arabaya dönüşmedi. Kendim başa çıkmaya çalıştım. Bir kaç cümle kurdum bir anda tüm kelimelerim bir yerlere karışıverdi. Bilmediğim bir dil konuşuyormuşum gibi hissettim. sesim, cümlelerim çok yabancı geldi. Benden sonra geleli  ay olan arkadaşım çok güzel ifade etti duygularını. Kendimi o an karman çorman hissettim.
sanki benim beynimdeki damarlar en ufak rüzgarda birbirine karışıveren bir yünden. Yahut sürekli yıkılıp duran ahşap bir iskele. Ben daha çivileri çakmayı bitirmeden o iskele yerle bir oluyor. Tahtalar denizin dibini boyluyor. Bende elimde çekiçle bakakalıyorum. sonra tekrar aynı döngü başlıyor. Fikirleri topla, sabit bir zemine oturt vs vs. Döngü dalgalar vurmaya, güneş alçalıp yükselmeye devam ettikçe sürüyor. Bende kendimi bir deniz kenarından ziyade bir sahrada ciğerlerim kavrulurken buluyorum.
Mutluyum kardeşim gelecek Üniversiteden. Bir sürü alışveriş yaptım. Dolabı doldurdum. Öğretmen arkadaşlardan tarifler aldım. Normalde sağlıksız bulup almadığım bir sürü şeyi bile aldım. 
Bu ramazan yıllardır alışık olduğumuzdan farklı şekilde anneannemlerde sülalece kahvaltı yapmayacağız. Dedem bayramın birinci günü ameliyat için hastaneye yatırılacak. Hepimiz için buruk bir deneyim olacak.
Dün geçen yıl ki yardımcı öğretmenimin dedesinin taziyesine gittik. Her gün evinin önünden geçerdim o dedenin. Bayramlarda uğrardık. Zaten kızı çocukluğumdan beri tanırım. Onu rengi atmış ve gözyaşı tükenmiş buldum. '' O kadar çok  acı çektiğini gördüm ki ölümü o kadar sarsmadı.'' dedi.
Bugünlerde etrafımdakiler çok sinirli olduğumu söylüyorlar. Oysa uykusuz kalmamak için erkenden yattım. Açlık çekmemek için diyetimi atladım.
Galiba temiz hava almaya ihtiyacım var. Ev boyandığı için ister istemez bir boya kokusu var. İşe giderken penceleri açıp havalandırıyorum fakat tam bir çözüm değil. Annem astım olup her kokudan hoşlanmadığı için tütsü vs yakamıyorum. Bazen çocuklar güzel kokulu türlü çiçekler getirince hemen masamın üzerine saksıya koyuyorum. Keşke çiçek fiyatları ucuz olsa. Her hafta yenilense masamdaki çiçeklerim. 
Çiçek büyütme sevdasından geçeli çok oldu. İstikrarsız kişiliğim yüzünden çok çiçek kuruttum. Bir gün çiçekler canlanıp bir mahkeme kursalar beni de dava ederler. Yine de imreniyorum yeşil dolu evleri çiçek dolu bahçelere. 
Nazım Hikmet'in hiç bilmediğim şiirlerini okudum ve çok sevdim. Ne kadar zamansız şeyler. Ne kadar beni, bizi anlatırlar. Ece Ayhan'ı okudum. Fakat sevemedim. Anlamadım. Dilinin anadilim olduğundan bile şüphe ettim. Rüyalarda görüp anlamadığın garip sözcükler gibi geldi. Okudum okudum ama ne bir tat alabildim ne bir tek mana çıkarabildim. Bilmediğim bir dili okuyormuşum gibi hissettirdi.

3 yorum:

  1. ece ayhan çok parasız ve yoksul şekilde huzurevinde ölmüş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç duymamıştım bir garip hissettim

      Sil
  2. merhabaaa geçerken uğradııım :)

    YanıtlaSil